Varsın düzen ne kadar bozuk olursa olsun ne kadar çürük olursa olsun, ne kadar vurgun yerse yesin yüreğimiz, insanlık adına din adına Allah adına ve adaletsizlikler adına söz etme sevdasına düşenlere; Emin insan olmak yakışır...
Yani yalansız yani riyadan uzak, yani ikiyüzlü olmaktan her daim sözünde duran verdiği sözden dönmeyen insan olmak yakışır... Herkesin hakkını kendi hakkı gibi kutsal bilen, zulme uğrayanın kimliğine ırkına dinine rengine bakmadan hep hakkın tarafı yanında olmak yakışır...
Demek ki insan olmak biraz pahalı bir iş, herkesin sahip olamayacağı...
Allah resulü Hazreti Muhammed’ vahiy gelmeden önce yani kendisine Peygamberlik verilmeden önceki lakabı veya unvanı Muhammedül Emindi, kendisinden emin olunan asla yalan söyleyemeyen emanete ihanet etmeyen demek...
Onun için Mekke’nin en azılı müşrikleri kâfirleri bile, daha önce kıymetli eşyalarını emanetlerini Hazreti Muhammed’e emanet ettikleri bilinir... Hatta Mekke den Medine ye hicret etmeden kendi yatağına yatırdığı Hazreti Ali ye bu emanetleri teslim ettiği, sahiplerinin kimler olduğunu söylediği ve o emanetleri sahiplerine teslim etmesi gerektiğini söylediği herkesçe bilinen bir gerçektir...
Kısaca dersek insan olmanın insan olmayı devam ettirmenin tek yolu Emin insan olmaktır asla yalan söylememektir... Yalan bütün yanlış yolların çıkış yoldur, bir kere yalan söylemek bile tehlikelidir...
Tabi biz bunu insanlık adına doğruluk adına hak adına derdi olan kişilere söylüyoruz yoksa bizde biliyoruz “aslında herkes biliyor” artık yalan her yerde “evet yalan her yerde” ve yalan söylememek bir eksiklik gibi algılanıyor insanlar tarafından...
Kimilerine salak bile deniyor, yalan söylemeye tenezzül etmediği için...
Hep der sorarım ya, mesela siz şimdi halkına yalan söylemeyen bir siyasetçi tanıyor musunuz, halkını kandırmayan olmadık sözler veren ve sonra unutup gidenlerden söz ediyorum...
Bakın o parti bu parti falan demiyorum, bütün siyasetçiler... Ya da “kendi yapmadığınız şeyleri neden başkalarına söylüyorsunuz” ikazı var ya dinin, size söylediklerini kendi yapan kaç büyük, ya da büyük sandığınız hoca sandığınız kişi var, çevrenizde sokağınızda?
Yine mesela ben size yazıyorum ya, size bir şeyler söylüyorum buradan yola çıkarak “bu kentte yalan söylemeyen yalan yazmayan kendi çıkarını düşünmeyen bir gazeteci yazar var mı?” desem “evet var” diyebilecek bir kişi var mıdır?
Yeryüzü yalan renginde, yalan sözlerin kirliliği kapladı kentleri...
Sonra Müslüman olmak ve Müslümanca yaşamak da en zor işlerden...
Bakmayın herkesin kendini Müslüman sandığına artık çokları Müslümanlığı taşıyamıyor, kendine göre İslam inşa edenlerle dolu sokaklar...
Biliyorum kimilerine çok ağır geliyor sözlerim, kimileri sen kafayı mı yedin diyor, onu da duyar gibiyim... Ama kim ne derse desin doğruyu söylemekten başka hiçbir şeyi kendime dert edinmeyeceğim, edinirsem kalbim kurusun...
Hak diyorum hak, hak her yerde herkese söylenmeli diyorum hepsi bu...