Çok az siyasetçi demeye gönlüm razı değil. Çünkü siyasetçiler yalnızca kendi çıkarlarını önceleyen insanlar oldu, hangi partiden olurlarsa olsunlar...
Ne doymak biliyorlar ne utanmak geliyor akıllarına...
Mesela yine herkes için liyakat ve herkes için refah, herkes için yaşama hakkı, barınma hakkı, herkes için ekmeğini kazanma hakkı isteyen bir avuç insan var ülkemizde...
Ve bu insanları çok da ciddiye almıyorlar. Onlara kulak vermek istemiyorlar... Öyle ki bazıları onlara salak falan diyecek kadar utanmaz kimileri... Geriye kalanların özgürlük, adalet, liyakat ve refahtan anladığı şey sadece kendi çıkarlarına ve kendilerinden olanların çıkarlarına hizmet edecek bir düzen...
Bu her yerde, her partide, hatta dini cemaat ve gruplarda da böyle... Nasıl bu hale gelindiyse insanımız “aslında hepimiz” adaleti, özgürlüğü, hakkı kendimiz için isteyenler olduk...
Bundan dolayı hiçbirimiz partilerimizin yanlışlarını, hatalarını, yaptıkları haksızlıkları dile getiremiyor, getirmiyor...
Mesela AK Parti’li veya MHP’li arkadaşlar için kutsal sayılan hiçbir şey CHP’li arkadaşlar için kutsal sayılmıyor genelde...
Yine mesela AK Parti veya MHP için çok değerli olan Diyarbakır anneleri kutsal bir eylem içinde iken, cumartesi annelerini ağızlarına almazlar, alanları hainlikle falan suçluyor kimisi...
Ah CHP’de cumartesi annelerinin yanında göründükleri kadar Diyarbakır annelerinin yanında görünmek istemezler...
Vatan, millet, Sakarya, halkçılık nutukları kendi güçlerini daha yukarıya taşımak için hepsi için...
Yani halkı kavga ettirerek kendi iktidarlarını güçlü kılmak istiyor her biri... Ama konuşurken 85 milyonun kardeşliğinden söz ederler her biri, asla samimi değiller...
Annelerin acısını yarıştırmaktan bile çekinmiyorlar...
Amerika dünyada nasıl barış istemiyorsa, barış isterse saltanatının sarsılacağını biliyorsa, bizim siyasi partilerimiz halkın barış içinde yaşamasını istemiyor. Yıllarca edindiğim bilgi bana bunu öğretti...
Ve ey halkım, sen bu gidişe hayır demez, alkış tutarsan, ne ay doğar, üstüne ne güneş...
Ne hak ayağa kalkar, ne hakikat ne ekmek girer her eve...
Ne özgür olur herkes, sırayla aç kalmaya sırayla hapislere girmeye devam edilir...
Çünkü hala akıl edemedik herkes için hak istemeyi, adalet istemeyi, özgürlük istemeyi... “Bizden değilse canı çıksın” demeye davam ediyoruz, ettiriyorlar çünkü...
Kendimize gelmezsek, kendi kalbimizi aydınlık, hak üzere, adalet üzere kılmazsak, “Adalet herkes için olmalı” deyi akıl etmezsek, “Herkesin yiyecek ekmeği, oturacak evi olmalı” deme savunması yapmazsak...
Beyaz adamları, beyaz kadınlar ve serveti Tanrı sananlar omuzlarımızda olmaya, “Bizi taşıyacaksınız” demeye devam edecekler...
Benden söylemesi...