Tüm dünyanın gözü şu anda Rafah’ın üstünde. Farklı ülkelerden insanlar tepki göstermeye ve Rafah’a dikkat çekmeye çalışıyorlar. Bu ne kadar işe yarar bilinmez ama insanlar durmadan gündeme taşımaya çalışıyorlar. Büyük ödül törenlerinde kıyafetleriyle Gazze’de yaşanılanlara dikkat çekmeye çalışan ünlüler varken diğer yandan Eurovision’da bunu yapmaya çalışanların engellendiğini de unutmamak gerekiyor.
Dünya birçok sebepten dolayı ses çıkarıyor. Herkes dokunduğunuzda patlayacak birer duygu ve öfke bombası gibi adeta. Bireysel olarak yapabileceğimiz şeyler sınırlıyken karar verici mecraların bu süreci nasıl yönettiği daha büyük önem taşıyor. Yani biz ne yaparsak yapalım büyük ülkelerin tavrı büyük önem arz ediyor.
Rusya-Ukrayna savaşı sırasında taraf tutmaktan geri çekinmeyen dünya ülkelerinin Gazze’de katliama yol açan İsrail’e karşı ılımlı yaklaşıyor olmaları; ne kadar iki yüzlü olduklarını gösteriyor. Dolayısıyla bazı ülkenin insanlarının hayatı daha mı kıymetli, herkes yaşamayı hak etmiyor mu gibi sorular kafamda dolanmaya başlıyor. Her insan yaşamayı hak etmez mi? Yahut yaşamayı hak etmeyen ve varlığıyla diğer insanlara zarar veren insanlar nasıl yaşamaya devam edebiliyor?
Sokağımdaki kendi halinde yaşayan canlılara ne olacağı konusunda telaşlanırken, kilometreler ötesindeki Rafah’ta hayatını kaybeden insanlar için ne yapacağımı düşünmeye başlıyorum. Tek bir dünyamız ve tek bir hayatımız varken; tüm enerjimizi kapitalizmin ortaya çıkardığı sonuçlarla mücadele etmek için kullanıyoruz. Daha başka bir türlü yaşamanın mümkün olduğuna dair inancımızda her canlıya karşı yapılan haksızlığın karşısında durmaya çalışıyoruz.
Tarih bir noktada tekerrür ediyor. Yüzyıl öncesinde Nazilerin yaptıklarını bugün kınayarak anıyor ve bundan insanlık tarihi açısından utanç duyuyorsak, şimdi neden tüm bunların yeniden olmasına izin veriliyor diye sormak isterim. Birbirimizden başka kimsemiz yok. Birbirimize sahip çıkmadıkça ve korumaya çalışmadıkça hep birlikte yok olup gideceğiz. Bugün Rafah’ta hayatını kaybeden tüm insanların ahını yüreğimizde taşıyacağız. Ne dersiniz, tüm bunlara dur diyebilir miyiz?