BAK O GÜZELİM ATLAR DA ÖLDÜ

Yalnız güzel adamlar güzel kadınlar yok olup gitmediler, güzel atların da güzel kuşların ve...

Ve güzel çocuklarında pisipisine öldüğü öldürüldüğü, yaşama hakkının elinden alındığı bir ülke haline geldik, çoklarının umurunda olmasa da umurumuzda bizim aziz insan...

Ne olur senin de umurunda olsun, varsın camilerde vaizler bu konularda konuşmasınlar, keyfi yerinde adamlar hatta yetkililer konuşmasın, sen konuş, sen anlat sen üzül ve saklama üzüntülerini...

Üzülmek sünnettir...

Biliyor musun aziz İnsan?

Öyle bir ülke, öyle saçma karanlık zalim bir anlayış inşa edildi ki, aynı yasa önünde zenginle yoksul eşit değil, varsıla var olan adalet, yoksul takılanlara olmayan zamanlar...

Böylesine bir dünya...

Ne kadar insansan o kadar acın kederin hüznün var, elbette herkesin değil, mesela varsılların çok umurunda değil hayatın çok pahalı oluşu ekmeğin suyun hatta dinin çok pahalı oluşu ahlakın merhametin tükenişi, vicdan sahiplerinin bir bir yok oluşu...

Güzel insanlar öldü, güzel kadınlar da... Pişirdiği yemekten komşusuna ikram etmeden sofra kuran büyük anneler yok artık...

Sonra konuşuyorlar...

Hepsi konuşuyor, hepsi ben iyiyim diyor da, belli değil kimlerin iyi olduğu, kısaca dersek iyiliğin de kolunu kanadını kırdılar, ya da kırdık hep birlikte...

Tekrar tekrar yazmak söylemek beni de yoruyor, ama en çok yalan söylenen bir zaman, kadınların en çok öldürüldüğü haramın çok itibar gördüğü ve yalancıların saygı gördüğü...

Demokrasi ileri demokrasi falan diyorlar...

İçeriği ne olursa olsun...

Bütün yasalar güçlüleri korumak için yazılmıştır... Bütün sözler güçlülerden yana onları korumak adına...

Sorayım mı sen ne dersin diye?

Kentin efendileri yöneticileri ne der sözlerimize acep...

Ya da imamlar öğretmenler vaizler, sonra kentin Kaymakamı müftüsü, kızarlar mı bize, sen ne demek istiyorsun diye?

Mesela bakmayın kadının beyanı esastır masalına, kimi yasalar önünde erkekler kadınlardan üstündür gizliden gizliye...

Söyletmeyin daha ötesini...

Mesela beyefendilerin dinine göre kadına “üç kere boşsun” denince boş oluyor, ama kimse sormuyor “o nikâhı yaparken neden iki tane şahit vardı” diye, kadının adı yok çok yerde çok evde...

Onun için kadınların genç yaşta yalnız kalmaları veya dul kalmaları şerefsiz bir tehlikedir ülkede...

Beceremedim ama...

Kısaca demek istediğim...

Yoksul olmak kimsesiz olmak...

Bir de Fatıma olmak Ayşe olmak...

Özetle dersek yalnız kadın olmak...

Hatta asgari ücretli işçi olmak...

Sokakta kalır gibi kalmak bir yerlerde, büyük günahların üstüne yıkılmasıdır ücretsiz olarak...

İstersen konuşuruz daha ötesini...

{ "vars": { "account": "G-0GZNXP00R2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }