Kendi hayatımızdan çok başkalarının hayatı ile ilgilenen kişiler haline geldik, peki neden?
Neden kendi düştüğümüz düşürüldüğümüz kuyunun derinliği karanlığı bizi ilgilendirmez oldu, neden sokağımızdaki yoksulları görmezden hallerini bilmezden gelir olurduk, bunları yazıp dillendirmeyeceksek neyi yazacağız?
Başka gazeteler yazarlar neyi yazıyorlar, hayranlıkla okuduğunuz...
İçinizi aydınlık kılan, size sevgiyi aşkı iyiliği hatırlatan, ya da anneniz babanızı...
Elbette tam denmesi gerekenler bunlardan öte de, nasıl denir bilen var mı?
Daha başka sözleri olmalı insanın doğru...
Sokaklar bayım sokaklar ana rahmine düşmemiş günahlar ile suçlular ile dolu, ama kimseler sorumluluğu üstüne almıyor...
Birileri az da olsa sorumluluğu alması gerekmez mi, mesela bu kent de bir evde ekmek yoksa hiç mi sorumluğu yok kimsenin, muhtarın Kaymakamın falan işte ve ya Belediye başkanın, ya da mahalle camisinin imamının?
Benim inandığın din herkes sorumlu diyor, inandığım insanlıkta...
Bana ne diyen yöneticiler, bana ne diyen idareciler imamlar yeşil sarıklı hocalar Valiler Kaymakamlar Belediye Başkanları vaiz hocaları ve öğretmenler...
Artık eski öğretmenler yok, hemen hemen hepsi maaşlarının azlığı ile meşguller, ama sormuyorlar kendilerine, bizim emek verdiğimiz öğrenciler neden bu hale geldi diye...
Tamam, toplum olarak çoğumuz dardayız sıkıntıdayız, her şeye rağmen endişelerimiz olması gerekmez mi ülkemiz adına, çocuklarımız gençlerimiz adına?
Çok mu gereksiz sözler ettiğim, daha iyi olumlu insanlık için kentler için yok olup giden gençlik için sözler eden varsa, söyle onların dinleyelim, yeter ki, iyiyi doğruyu güzeli bulalım, zira çok ama çok ihtiyacımız doğru söze, doğru sözlü yöneticilere öğretmenlere imamlara ve kent yöneticilerine...
Hepsi olmasa bile, çoğu yalan, kandırmaca aldatmaca, oysa insan konuşunca erik ağaçları sevdaya bürünmeli kuşlar yere inmeli, yer gök kuş sesi ile dolmalıydı...
Hayal mi kuruyorum?
Olsun yalan sözler etmekten iyidir hayal kurmak, el değmemiş toprak kokusunu hisseder gibi, denmiyor daha ötesi...
Ruhumuz baskı altında, baskı altında özgür düşüncelerimiz ve hep biz konuşmalıyız diyen yöneticiler...
Biz en iyisi yazarız diyen gazeteciler...
İnsanlık insan kalma önemini yitirdi günümüzde, güzel söz de, güzel inanmak da...
Güzel komşuluk kalmadı, yokluğunu hissetmez olduk iyi insanların, hatta annelerin babaların ve Allah sadece dilimizde...
Sokaklar merhamet sahibi insanlara hasret, canlılar da, kediler köpekler ve yaşlılar, yaşlıları ciddiye almayan kişiler haline gedik diyeceğim kızmayın...
Parası olan askıya ekmek bıraksın en azından, bir avuç mama bıraksın sokağındaki kediye, bir yaşlıya nasılsın diye sosun hiçbir şey yapmaya gücü vakti yoksa...
Selam ile...