Biliyorum hoş bir söz değil, ama bazı şeyleri anlatabilmek adına kullanmak zorundayım, dünyamız berbat bir dünya... Hızla yok olmaya gider gibi, savaşlar kıtlıklar yoksulluk gözyaşı ile dolu olan...
Berbat yöneticilerin yetki sahibi olmaları bütün ülkelerde, bir başka kötü insanlık için...
Bakın aylardır Ukrayna Rusya savaş halinde, insanlar ölüyor öldürülüyor, kadınlar çocuklar ölüyor öldürülüyor ve hiç kimse barıştan söz etmiyor, ateşe odun atar gibi, yeni silahlar veriliyor karşılıklı...
Çoklarının hınzırca ellerini ovuşturdukları vakitler...
Savaşlar olsun çocuklar kadınlar ölsün, kendileri silah satsın istiyorlar... Evet, itirazı olanlar itiraz haklarını kullanabilirler, biz devam edeceğiz dünyanın berbat bir yer olduğunu söylemeye, suçlunun da insan olduğuna...
Yalancılar talancılar hak hukuk bilmeyenler insanı sevme diye bir derdi olmayanların, en çok konuştukları yetki sahibi oldukları bir yer dünya...
Ülkelere de öyle aslında, şehirler de, merhamet sahiplerini hak hukuk bilen adaleti savunan insanlara yöneticilere hasret kaldık adeta...
Bir yarısı olanca tok haddinden fazla yer içerken harcarken savururken, bir yarısının sefaletler içinde olduğu, umudunun tükendiği iyiliğin merhametin tükendiği hatta dinin tükendiği bir dünya ve ülkeler...
Kalbi sıkışıyor insanın gördükleri karşısında, canı acıyor insanız ya hani, hep öyle deniyor muyuz?
Bu olanlara duyarsız kalırsak, nasıl söz edebiliriz insanlıktan?
Ve hala kimileri biz ne söylersek doğrudur demeye, biz nasıl inanırsak sizde öyle inanacaksınız demeye devam ediyorlar...
Yanlışlarımızı bile doğru kabul edin deniyor... Öyle denmiyor mu ve kimin sesi çıkıyor yerel yöneticilerin bile yaptıkları savurganlığa? Savurganlık yapılmıyor mu, gereksiz lüzumsuz harcamalar gösterişler reklamlar makam arabaları falan işte...
Bunlar yerli yetinde kullanılıyor mu ülkemizde şehirlerimizde? Sevgili Cumhurbaşkanımız Cuma namazına bile yüzlerce araçla gitmiyor mu?
Kentlerin Belediye Başkanları akıllarının estiği her yere bir Başkanlık odası veya makamı yaptırmıyor mu, bu nasıl bir sevdadır diye sormayalım mı?
Sorunca neden kızıyorlar ki?
Neyse kendi kendime konuştuğumu düşünsün, yazdıklarımızdan rahatsız olanlar... Geceleri Barlarda eğlenip, gündüzleri ahaliye yol gösterenlerden olmamak için bütün çabamız...
Kendimizden çok ülkemiz adına endişemiz, kuşlar ve çocuklar adına, yoksullar adına sıcak ekmek kokusuna hasret evler adına... Marketlerin önünden geçerken çocuğunun elinden tutarak hızla uzaklaşan anneler adına...
Endişemiz insan adına, kentlerin daha çok talan edilme korkusu korkumuz...
İyilikler dilerim efendim...