Liseden beri en sevmediğim ders tarih olmasına rağmen her zaman en başarılı olduğum ders de tarih oldu. Çünkü tarihi derslerden değil kitaplardan öğrendim. Ki tarih gerçekten her milletten her ırktan her dinden herkesin bilmesi gereken bir şey. O yüzdendir ki bana kalırsa bolca tarih kitapları okuyup tarih filmleri izlemek lazım.
Tarihle ilgili okuyabileceğimiz ise çok fazla eser var. Sizi sıkmadan bir hikaye adı altında heyecanla okuyabileceğiniz eserlerden biri de Alamut.
Alamut, terörizmin kurucusu Hasan Sabbah'ın el koyduğu ve kendi fedaileriyle cennetini oluşturduğu bir kale. Bu kale gerçekten çok enteresan bir yer ama. Bir köşesinde huri gibi kızlar bulunuyor bir köşesinde ise zor şartlarda yetiştirilen fedailer. Peki niye böyle?
Her şey Hasan Sabbah'ın oluşturduğu plan için. Sabbah kendi kafasında bir Tanrı kurup ona inanan ve kendini onun peygamberi olduğunu iddaa eden biri. Ama tabi ki insanlara kendi Tanrısının kafasından kurduğu tanrı değil müslümanların tanrısı olan Allah olduğunu söylüyor. Bu yüzden de insanların onu bir peygamber bir mehdi olarak ilan etmesi de çok daha kolay oluyor.
40 yıllık araştırma ve 20 yıllık bir plan doğrultusunda ilerleyen Sabbah, önemsiz bir insanken Selçukluların en korktuğu düşmanı oluyor.
İşte bu kitapta da nasıl bu kadar korkulan ve saygı duyulan biri olduğunu, insanların onun neden peygamber olduğuna inandığını ve o genç fedaileri nasıl ölüme koşa koşa gidecek kadar fanatik insanlara çevirdiğini okuyoruz. Bunları okurken ise ağzınız açık kalıyor çünkü bir insanın bu kadar büyük bir şeytani akla sahip olması gerçekten olağanüstü bir durum. Kusursuz bir plan var ortada.
Ama kitabın asıl noktası sizi birçok düşünceye sürüklemesi. Terörizm, din ve politika adına kafanızda küçük küçük aydınlanmalar yaşıyor ve düşüncelere boğuluyorsunuz.
Beni en çok etkileyen kısım şu anki IŞID'in insanları nasıl bir yöntemle kandırdığını daha iyi anlamam oldu.
Kısacası arkadaşlar kitap baya baya baya iyi kesinlikle okuyun derim.