Günümüzün Ergenlerini Anlamakta Zorlanıyor Muyuz?

    Ergenlik dönemi, bireyin çocukluk döneminden çıkıp yetişkinlik dönemindeki hayatına hazırlandığı gelişimsel bir süreçtir. 10 yaşından sonra bireylerde fiziksel ve ruhsal değişmeler görülmektedir. Bu dönem ortalama 10 yıl sürmektedir. 12-16 yaş döneminde ergenlerin otoriteye karşı çıkma durumları vardır. Buradaki otorite kişiler; anne, baba ya da öğretmenlerdir. Ebeveynler, çocuklarına ders çalışmaları için ya da sorumluluk almaları için baskı uyguladıklarında çocuklarıyla bir çatışma durumu yaşamaktadırlar. Örneğin; saçlarını kestir diyen bir anne figürüne karşı aksine saçlarını uzatan bir bireyle karşılaşabilirler. Ders çalış diye baskı uyguladıkları bir çocuğun derslerden uzaklaştığını görebilirler.

     Ergenler bu dönemi haz odaklı yaşarlar. Haz odaklı ne demek? Birey daha çok nasıl eğlenebilirim, nasıl daha mutlu olabilirim, yiyeyim, içeyim düşüncesindedir. Ebeveynler bu noktada kaygı duymaya başlar. Hiç ders çalışmıyor, kitap okumuyor şikayetiyle gelirler. Bunların hepsi normal bir durumdur. 16-19 yaş dönemine baktığımızda; karşı cinse bir ilgi duyma başlar. -Kızlar erkeklere, erkekler kızlara- Bu durum da aileleri kaygılandırmaktadır. Ya kontrol edemezsem?  Dini ve ahlaki değerlerden dolayı ev içerisinde gerginliklerin ortaya çıkmasına sebep olabilir.

   50 yıl öncesine baktığımızda da ergenlik vardı. Fakat isyan edenlerin sayısı azdı. Bireyselleşme ön planda değildi. O dönem insanları ne yapıyorsa aileleri için ya da toplumun yararına yapıyordu. Günümüze baktığımızda teknolojinin gelişmesiyle birlikte bireyselleşme ön planda olmaya başladı. Teknolojiyle iç içe olan ergenler, her bilgiye çok hızlı bir şekilde ulaşmaya başladı. Bu durum ise ergenlerin iletişim konusunda zayıfladığını bizlere göstermektedir. Terapiye gelen kişilerden 50 yıl öncesi ergenler aileleri tarafından ihmal edildiğinden söz ederken, günümüzde ergenler ise aileleri tarafından işgale uğramaktan söz ediyor.

    Ebeveynler çocukların ilk 7 yaşında; ağlama, etrafı dağıtma, yemek ye, çocuk mutsuzsa mutlu ol gibi çocuklarına zorla duygu empoze ediyorlar. Bazı evlerde çocuklara prens veya prenses olarak davranıldığında dış dünyaya çıkan(okul ortamı) çocuk aynı davranışı bekliyor ve aynı davranışı göremediğinde ergenlikleri zor geçebiliyor. Çocuk yaşta aşırı karışılmaya maruz kalan çocukların ergenlikleri daha zorlayıcı olabiliyor. Ergenlik dönemi geldiğinde aileler, odasını toplamıyor, banyo yapmıyor, sorumluluklarını almıyor, uyumuyor, telefonundan ayrılmıyor, odasına giriyor ve çıkmıyor gibi ifadeleri kullanıyorlar. Çatışmanın temel kaynağı, çocuk için büyüdüm ve sınırlarımı koruyorumdur. Ebeveyn ise daha büyümedin ve korunmaya ihtiyacın var tepkisi ile yaklaşmaktadır. Ailenin penceresinden baktığımızda aile haklı, çocuğun penceresinden baktığımızda çocuk haklıdır.

   Ebeveynler çocukların sınırlarına dikkat etmelidir. Örneğin, uyumuyorsa bir çocuk uyuyacaksın diye zorlamamalıdır. Aile çocukların sorumluluklarını almak yerine çocuğun sorumluluk bilincini geliştirmesi açısından destek olmalıdır. Anne babalar çocuğa iletişimi öğretmelidir. Hem sorumluluğu hem de özgürlüğü verirsen o çocuk büyüyebilir.

{ "vars": { "account": "G-0GZNXP00R2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }