Uzun uzun konuşuyorlar sadece... Uzun uzun sözler ediyorlar. "Sizler için varız" falan diyorlar ama genelde hep kendileri için varlar. Kendi çıkarları kendi çocukları için...
Bir de beyaz adamlar için, yani servet sahipleri için...
Öyle değil mi? Aslında baştan sona böyle ülke... Ülkeyi idare edenler, şehirleri idare edenler aynı yolun yolcusu pek çoğu...
Büyük şehirlerde birkaç yıl belediye başkanlığı yapanların oğulları, kızları özellikle oğulları büyük zengin oluyorlar, peki nasıl?
Sefalet içinde ölsen umurlarında değil çoğunun...
Bu konularda Allah'ın ne dediği umurlarında değil...
Dinin ne dediği de...
Peygamberin ne söylediği de...
En küçük bir itiraza bile tahammülleri yok hiçbirinin... Pek çoğu kendilerini Tanrı'nın sağ kolu sanıyor, yaptıkları yanlarına kar kalıyor...
Mesela desen...
Arkadaşlar yapmayın...
Baylar yapmayın, yapmayın efendiler, bakın ölüm var, bir kere olsun hatırlayın...
Bakın dinin içini boşalttınız...
Hakkın, hakikatin rengi değişti sayenizde...
Yalanın, talanın girmediği yer kalmadı...
Fena canları sıkılıyor...
Ne yapalım yani?
Sizin her dediğinize inanmak, iman etmek zorunda mıyız? Demek düşüyor bize...
Arkadaşlar kendilerini seçilmiş bir topluluk sanıyorlar ve asla ciddiye almıyorlar kendilerinden başka kimseleri...
Hatta aşağılıyorlar, hakir görüyorlar, ezik görüyorlar...
İnsanı ciddiye almıyorlar, yoksulları ciddiye almıyorlar, yoksullara bakarken yüzlerinde hüzün yok...
Acır gibi bakıyor kimileri, kimileri daha üstenci...
Allah’ım sen her şeyi görüyor, her şeyi biliyorsun çaresizliğini yaşamak düşüyor bize...
İnsan umudunu yitiriyor...
Üzülmeyin kardeşler, üzülmeyin ey insanlar, ey yoksullar yakında bahar gelir hep birlikte koşarız denize doğru bile diyemiyor...
Kıpkızıl bir vurgun kalplerde...