Yine çok kavga, çok utanmazlık siyaset adına, kendi çıkarlarının peşinde koşanlar, halka hizmet için yola düştük diyorlar ve sende inanıyorsun ey halkım...
Birbirinin açığını arama peşinde her biri, birbirinin günahını ortaya çıkarma...
Seni sevmekten insana hizmet etmekten söz edenlere inanma desem ne dersin, sahi şehirler iyi olsun insan daha mutlu olsun, kuşlar çocuklar aç kalmasın diye mi bunca uğraş bunca söz?
Her evde tencere kaynasın her anne mutlu olsun diye mi arkadaşların sokak sokak ev ev dolaşıp durmaları sence?
Peki daha önce neden böyle sevecen değillerdi daha önce seninle ilgilenmiyorlardı bu efendiler hanım efendiler bana anlatabilir misin?
Bakın o parti bu parti deniyorum o kişi bu kişi demiyorum,ama diyorum ki o arkadaşların çoğunun gözü makam sahibi olmakta güç sahibi olmakta ve/ve emekli olunca 70 bin 80 bin emekli maaşı alma derdinde...
Sence de öyle değil mi?
Kaçı kaç yoksulun sofrasına oturmuş bile gören var mı,kaçı kaç yetimi sevindirmiş ya da...
Çok gürültü yine her yerde…
Neden bu kadar gürültü yapıyorlar ki? Neden saygısızlar bu kadar insana, sokaklara gerçeğe hakikate?
Hiç olmazsa toprağın altında yatanlardan utansalar diyeceğim de, utanmıyorlar...
Yalanlar ile kuşatılmış ülke sanki ülkemiz...
İnsan bu kadar yalancı ikiyüzlü olmamalı değil mi sizce de...
Yalnız siyasetle uğraşanlar mı, hayır elbette... Din adına konuşanlar ahkâm kesenler fetva üretenler de öyle...
Sonra gazeteciler yazarlar...
Azıcık çıkar için soytarılık yapanlar güçlülerin yanında görünmeye çalışanlar yok mu bunların içinde?
Canımız acıyor kalbimiz acıyor duymuyorlar, açları sefalet içinde yaşayanları görmek bilmek istemiyorlar...
Çıkarlarını menfaatlerini din haline getiren kişi sayısı çok fazla... Çok fazla çıkarları için dine yalan katanlar... Çok fazla yazarçizer var çıkarları için yalcılara destek çıkan...
Keyifleri yerinde kişiler çoğu, ama Allah korkusu ahret korkusu haram endişesi hesap günü telaşı yok çoğunda...
Din ticareti yapanların keyfi yerinde, umut pazarlayanların da... Vuruluyoruz, kimin vurduğu belli değil, ölüyoruz öldürenler belli değil, bellide biz belli değil sanıyoruz...
Bilerek yazıyorum kardeşler, ben şehrin bir ucundan giren yangın var ey insanlar diyen adam miseli sizlere yangın var diyorum sadece...
İster inan ister inanma, ama yangın var, ama ülke iyi ye gitmiyor, ama şehirler beyaz adamların istilası altında...
Sokaklar camiler de öyle...
Söz istila altında kimi soytarılar tarafından...
Olanlar karşısında benim kalbim sıkışıyor, siz bilmem...