Adalete olan güvenimiz her geçen gün sarsılırken, özellikle bu hafta cezaevinden çıkan insanların varlığıyla, bazı insanların hayatları daha değerli diye düşünmeye başladık. Yoksulsan ve düzenin nasıl işlediğini bilmiyorsan adalet senin için keskin bir bıçak gibi işliyor. Aynı şey nüfuz sahibi insanlar için sadece birer meşrulaştırma aracı olarak karşımıza çıkıyor. Daha vahim olanı ise daha da güçlenerek ve ceplerini doldurarak çıkıyorlar.
Söz konusu çocuklar olduğunda ise dönüp bir istatistiklere bakmak gerekiyor. Çocukların cinsiyeti veya yaşına bağlı olmaksızın sadece kayıtlara geçen 66 binden fazla çocuk istismarı dosyası var. 14 bin 919 çocuk cinsel istismarı davası görülen mahkemelerde, 7 bin 88 kişi mahkum edildi. Her iki çocuktan birini yine koruyamadık anlayacağınız.10 binden fazla kız çocuğu evlendirildi. 15 yaşından küçük 130 çocuk doğum yaptı. 15 yaş üzeri 6 bin 505 çocuk doğum yaptı. Tüm bunlar sadece son bir yıl içinde oldu.
Her geçen gün cinsel suç mağduru çocuk sayısı artarken, son 10 yılda bu sayı 3 katına çıktı. Eğitime erişemeyen, erişse de mahrum bırakılan yüz binlerce çocuk var. 2024 yılı henüz bitmemişken ilk 7 ayda en az 14 kız çocuğu öldürüldü. Bizler hepsinin ismini veya resmiyete ulaşmayan sayıları bilemiyoruz bile.
Her şeyi yok etmeye alışkın olan yönetim biçimimiz maalesef vatandaşlarını bırakın çocuklarını korumaktan bile çok uzakta. Bu çocuklar durduk yere ölmedi, evlendirilmedi veya cinsel istismara uğramadı. Cezasız kalan her suç, sessiz kalınan her olay, tepki gösterilmeyen her kayıpla birlikte suçlular daha da güç kazandı. Gücü eline alan ve bu güze alışkın olmayan her insan gibi bu suçlular rahat bir şekilde aramızda dolaşmaya ve yaptıklarını sürdürmeye devam ettiler, ediyorlar ve korkarım ki edecekler de.
Ne de olsa balık baştan kokar değil mi? Yolsuzlaşan her birey, etrafını çürütmeye devam edecek. Bir şeyler ortaya çıktığında utanılır diye açıklanmayan her bilgi bir başka çocuğun hayatının son bulmasına neden olacak. Suçlular başları dik bir şekilde gezerken, mağdur olan aileler ve çocuklar neden sessizliğe gömülmek ve yerin yedi kat altındaymış gibi yaşamak zorundalar; hiçbir zaman anlayamayacağım.
Leyla, Eylül, Arda, Narin, Pelda, Ufuk, Irmak, Eylül, Gizem, Sami Yusuf ve daha bilemediğim binlerce çocuk; sizleri koruyamadığımız için üzgünüm. Sizleri bu ülke koruyamadı ama bizler sizi bir gün bile unutmadık, unutmayacağız. Unutanlara da hatırlatmaya devam edeceğiz. Utanmamaya devam edenlere inat ‘’utanmazsan unutmam’’ diyeceğiz.