KÖYDEN ŞEHİRE; GÜZEL OLACAK DİYE GELDİK.

50 yıl önceleri hatırlıyorum. Evlere gidilir çay-sohbet ve muhabbetler yapılırdı. Bazı gençler de vakit geçirmek için birlikte oyunlar oynarlardı. Kardeşçe, dostça, büyükler küçükleri korurdu.

Yerleşim yerlerinde; şehir, köy ve kasabalarda herkes birbirini tanırdı. Büyükler yakını olmasa bile, gençlere kendi yakını gibi davranır, gençler; büyüklere saygı duyarlardı. Herkes birbirinin, varını yoğunu bilirdi. Yardımlaşmalar sevgi-saygı çok değerliydi.

Daha güzel yaşam, iş umudu, çocukların eğitimi için; ülkenin her yöresinden, şehir merkezlerine göç edildi. Yabancıların da, sayılarının çoğalması ile bırakın şehir, köy, kasabayı; aynı apartmanda bile, birbirine selam vermeyenler çoğaldı.

Teknolojinin yaygınlaşması ile birlikte; komşuluk ilişkileri daha da azaldı. Aile içinde bile; telefonla yetinilmeye başladı. Şehirleşme; yalnızlaşmayı getirdi. “Komşu, komşunun külüne muhtaç” sözü artık, anlam ifade etmiyor.

Şehirlere gelirken; çok şey bekleyerek geldik, umduğumuzu tam olarak bulamadık desek yeridir. Ekonomik sıkıntılar, aile içi geçimsizlikler, sosyal uyumsuzluklar; aile düzenini ve toplumu tehdit etmeye başladı. Son günlerde; bağımlılıkların artması, bunalımlar, intiharlar, cinayetler, gasp ve dolandırıcılıklar, tacizlerin yaşanmadığı gün yok desek yeridir. Olumsuz bağımlılıklar, listelendiğinde sayısı onlu rakamları bulmuş.

Bu günlerde sıkça duyduğumuz; şans oyunları ve kumar bağımlılığı da; intihara yol açacak kadar tehlike saçtığı ve yaş sınırının da olmadığını, ailelerin dağıldığını üzülerek duyuyoruz.

Bütün bu olumsuzlukların altında yatan nedenlerden en başta; ekonomik sıkıntılar, aile içi huzursuzluklar, birtakım çevresel nedenler. Nitekim aileye ve topluma verilen huzursuzluklar, telafisi güç, hatta mümkün olmayacak zararlar.

İşte asıl çıkmazımız ve sorunumuz; toplumsal huzursuzluklar ve sıkıntıların içinde; iyi yetiştirilemeyen gençlik.

Teknolojiyi, ekonomiyi, faydalı yerlerde kullanabilen; ailesine, değerlerine ve ülkesine bağlı, aidiyet duygusu yüksek, aydın gençler yetiştirebilmek, toplumun olmazsa olmazıdır.

En büyük görev de; aile büyükleri ile yönetim ve eğitim kadrolarına düşüyor. Görev alanında kendilerine düşeni yapmaları, sorunların nedeni ve çözümünün tespit ederek; uygulamada aktif rol almaları. Rol model olanlar, yanlış örnek olmamalı. Yaşamları ile iyi örnek olmalıdırlar.

Amaç ve hedefimiz; eksiklik ve yanlışların düzeltilip, huzurlu ve güçlü bir aile yapısı ile başarılı, güvenli bir toplum oluşturmak olmalıdır. Umudumuz; çalışkan, başarılı, ileriyi görebilen, donanımlı bir gençlik.

Aidiyetimiz; dünyada sözü geçen, Bayrağımızın göklerde dalgalandığı, güçlü Ülke; BÜYÜK TÜRKİYE olsun.

{ "vars": { "account": "G-0GZNXP00R2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }