Hem ülkemizde hem de dünyada olumsuz olayları gördükçe bazen nefes almak zorlaşabiliyor. Tüm bu olaylar hem duygusal hem de fiziksel açıdan hayatımızı zorlayabiliyor. Kaygılarla dolu bir dünyada geleceği inşa etmek zorlaşabiliyor. Kısacası zorluklarla dolu bir dünya içerisinde yaşamaya ve bir yol bulmaya çalışıyoruz.
Yolumuzu bulmak her zaman çok kolay olmuyor. Tek başımıza bunu yapmak da zor olabiliyor. Çevremizdeki insanların desteği, arkadaşlarımız, ailemiz, kardeşlerimiz, dostlarımız veya sevgililerimizin varlığı ile yaşama tutunmak kolaylaşıyor. Hayatımızla ilgili anlam bulabildiğimiz her hedefimiz veya amacımızla hayatımızı şekillendirebiliyoruz. Hayallerimizi gerçekleştirme ihtimalimiz bizi yaşama bağlıyor. Umudumuzun olması önemli sanırım bu noktada.
Umudumuz olmayınca ne mi olur? Bir çıkış yolu bulamayız kendimize. Ya da nasıl çıkacağımızı bilmekte güçlük yaşarız. Problemlerin geçeceğine dair inancımız azalır. İster istemez de kaygılarımızla şekillenen ve her gün karnımıza ağrılar girip uykularımızı kaçıran düşüncelerle boğuşuruz.
Uykularımızı kaçıran bu düşünceler, duygular veya olaylar ister istemez hayata ilişkin anlam dünyamızı oluşturuyor. Ne bekliyoruz sorusuna bu olumsuz duygulardan kurtulmak şeklinde cevap verebiliriz. Ama asıl beklentimiz anlaşılmak. Varlığımızı koşulsuz anlayan, buna saygı duyan ve en nihayetinde sevgi çemberi içerisinde olmamızı sağlayan insanların olmasına ihtiyacımız var.
Kendimizi anlatmak için o kadar çok çabalıyoruz ki, bu inanılmaz yorucu bir süreç. Bu kadar çok çabalamadan insanlar anlasın istiyoruz. Bunu sağlayan insanları bulduğumuzda bırakmak istemiyoruz. Onlara tutunuyoruz. Bu bitmeyen bir arayış. Bazen bu arayışımızı ailemizde, bazen arkadaşlarımızda, bazen de sevgilimizde, bazen de çocuklarımızda bulabiliyoruz. Ancak her seferinde unuttuğumuz bir kişi kalıyor geriye. Kendimiz.
Kendimizi tanımadan, anlamadan, fark etmeden, sevmeden yapacağımız her şey sonsuz bir boşluğu doldurmaya benziyor. Kendi duygusal boşluklarımızı anlamadan bir başkasını anlayabilmemiz çok zor olabilir. Ya da rol yapabiliriz.
Beklediğimiz şeylerden öte ihtiyacımız olan şey, kendimizi tanımaya çalışmak olmalı. Ben kimim, neler hissediyorum, neler istiyorum, neler hayal ediyorum, nasıl bir hayatım var, benim için bu hayatın bu yaşamın anlamı ne gibi sorulara kendi cevaplarımızı bulmamız gerekiyor. Başkalarının tanımlamaları olmadan kendi cümlelerimizi kurabilmemiz gerekiyor. Ne dersiniz böyle bir hayat beklentilerimizi karşılayan anlamlı bir hayat olur mu?