Özgür olmak üzerine

Size göre özgürlük nedir? Daha doğrusu özgürlük tanımınız nedir? Dilediğiniz şeyi yapabilmek mi yoksa herkesin bildiği başkalarının alanına müdahale etmeden dilediğinizi yapabilmek mi? Özgürlüğün kendisini düşündüğümüzde aklımıza ilk gelen tanım klasik bir tanım olmasına karşın içinde sınırlamaları barındırır. İfade özgürlüğünü düşünelim mesela. Buna ilişkin hep sınırlamalar olduğunu düşünürüz. Yaşam özgürlüğünü düşündüğümüzde hayatına son verilen insanları düşündüğümüzde kendimizi yine sınırlandırılmış hissediyoruz.

Hayatımızı şekillendirirken toplumun etkisini yaşıyoruz. Üniversite tercihimizi yaparken, çalıştığımız iş yerinde ne giyeceğimize karar verirken veya saç şeklimize karar verirken daha çok el alemin ne diyeceğini düşünüyoruz. Böyle olunca da özgür değilmişiz gibi geliyor. Yasaların bizleri korumadığını düşündüğümüz anlarda da aynı duyguları hissediyoruz. Sanki kendi hayatımızı değil de bize sunulan bir hayatı rolümüz gereği yerine getiriyor gibi hissediyoruz.

Özgürlük dediğimiz şey günümüzde tüm olumsuzluklar içerisinde hayalmiş gibi gelebiliyor. Savaşlar, ekonomik krizler, maruz kaldığımız olaylar sonrasında kendimizde bir şey yapabilme gücünü bulamayabiliyoruz. İnsan olarak kendimizi daha çok edilgen hissedebiliyoruz. Yani müdahale edemeyeceğimizi, sadece önümüze geleni yaşayabileceğimizi, bunlar üzerinde etkimiz olmadığını düşünüyoruz. Ancak tüm bunları düşünürken irade kavramını unutuyoruz. İrademizin var olan gücünü göz ardı ediyoruz.

Benim özgürlük tanımım tam olarak irademize, irademizin iyimserliğine dayanıyor. Bir şeyin kendisini veya yönünü değiştirebilme motivasyonudur aslında özgürlük. Tüm haklar ve özgürlükler aslında hayal olarak başlıyor. Neden olmasın düşüncesiyle yola çıkılıp yanlış giden şeyleri değiştirmeye çalışıyoruz. Bu kendi hayatımıza dair de olabilir, hayvan haklarına ilişkin de olabilir, kadın hakları da olabilir veya en temel olan yaşama hakkımız ile ilgili olabilir. Tüm özgürlükler çıkışı itibariyle aslında imkânsız görünüyordu. Ancak o dönemde iradenin iyimserliğine inanan insanların adım atmasıyla ve bu adımların çevrelerini, sonrasında tüm toplumu ve dünyayı etkilemesiyle özgürlükler oluşuyor.

Böyle bakınca aslında özürlük dediğimiz şey ne kadar büyük bir güce sahip olduğunu görebiliyor muyuz? Küçük bir etkinin büyük bir olaya dönüştürebileceğini görmemiz gerekiyor. İradeyi düşünmemiz gerekiyor. Aklımız ile doğru bir yolu bulabileceğimizi ve bunun irade ile dönüştürme gücüne sahip olacağını hatırlamamız gerekiyor. Böyle düşününce aslında bize sunulan hayata maruz kalmak zorunda değiliz. Daha etkin olduğumuzu görebiliyor musunuz?

Böyle gelmiş, böyle gider duygularından kurtulmamız gerekiyor. Hayatımıza yön vermek bizim elimizde. Biz hayatımıza yön verdiğimizde çevremizdeki kişilere ilham olabiliriz. Böylelikle bilmeden başkalarının hayatına dokunmuş oluyoruz. Özgürlüğümüzü gerçekleştirirken bir hayal ile başladığımız yolculuğumuzda ilerlerken yanımıza başka insanlar da gelecek ve birlikte yol almaya başlayacağız. Hayalini kurduğumuz şeyler ile ilgili yalnız değiliz. Elbet bizler gibi düşünen insanlar var. Böylesi güzel insanlarla neler yapabileceğinizi düşünün. Özgürlük düşüncesi motivasyonumuz ile güçlenecektir. Önemli olan adım atabilmek ve bir kelebek etkisi başlatabilmektir. Ne dersiniz?

{ "vars": { "account": "G-0GZNXP00R2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }