Savaş

Son günlerde İsrail ve Filistin arasında olan olayları haberlerden takip ediyoruz. Sosyal medya hesaplarında her geçen gün birbirinden farklı videoları izliyor ve uzaktan takip ediyoruz tüm olanları. Bazen de tam dibimizde olaylar oluyor ve savaşın hangi tarafında olduğumuzu sorgularken buluyoruz kendimizi.

Savaşa taraf olmak oldukça büyük bir ikilem getiriyor bence. Savaşın tarafı olur mu diye soruyorum kendime. Sonra da aklıma hep güçsüz olandan yana taraf olduğumuz aklıma geliyor. Nitekim tarih bunun bir göstergesi. Büyük isimler üzerinden yaşanılan savaşların kaybedenlerinin yine insanlar olduğunu hep göz ardı ediyoruz. Fillerin tepiştiği ve çimenlerin ezildiği durumlar değişmiyor. 

Yıllardır sınır ülkelerde gerçekleşen olayların sonuçlarını sadece o ülkede yaşayanlar değil küresel boyuttaki ülkeler yaşıyor. En ufak bir olay kelebek etkisi yaratıp sınır ötesi yerleri etkileyebiliyor. Çünkü yüzyıllar öncesinde kalan ve sadece sınırları çevrili ülkeler değiliz artık. Bazı ülkeler ham madde kaynağı sağlıyor, bazı yerler büyük firmaların işçisi oluyor bazı yerler de pazarı oluşturuyor. Semt pazarları büyüdü ve süpermarketler haline dönüştü diyebiliriz artık. 

Sebebi her ne olursa olsun savaş denilen olaylarda kişisel çıkarlardan ziyade ülkenin ve içinde yaşadığımız dünyanın çıkarlarını düşünmemiz gerekiyor. Ha gerçekten böyle mi derseniz, hayır derim kesinlikle. Farklı ülkeler kendi desteklediği ülkeyi göstermek için adeta bir yarış haline girdi ve dünya İsrail veya Filistin taraftarlarıyla bölünüyor. Ülkeler bunu yaparken insanlar protesto amaçlı çeşitli eylemlerde bulunuyor. İsrail’i protesto etmek isteyen insanlar kola döküyor sokaklara. Önemli ayrıntı ise kolaları satın alıyor olmaları. 

Farkındaysanız kimsenin savaşın yaşandığı ülkelerde yaşayan ve savaş konusunda hiçbir bireysel ilgisi olmayan insanları gördüğü yok. Kadınlar, çocuklar, gençler, canlılar, mimari yapılar sanki yaşanılan duruma ilişkin hiç de söz hakkında sahip değiller. İdeolojik açıdan yıllardır kıyaslanan iki ülke toplum açısından da ayrıma maruz kalıyor. Savaşı desteklemeyip karşı tarafı düşman olarak görmezseniz vatan haini olarak ilan edilirsiniz gibi bir durum ortaya çıkıyor.

Kolombiya Cumhurbaşkanı Petro "Filistinli çocukların huzur içinde uyumasının tek yolu, İsrailli çocukların huzur içinde uyumasıdır. İsrailli çocukların huzur içinde uyumasının tek yolu, Filistinli çocukların huzur içinde uyumasıdır." Şeklinde bir cümle kullanmıştı. Bence bu söz temelde tüm durumu özetleyen bir cümle. Geleceğimizi oluşturan çocuklarımızı acılar içinde büyüttüğümüzde onlara umutsuzluktan başka bir duygu bırakmamış olacağız. Oysa gelecek demek umut demektir. Umudun olmadığı bir geleceğin, hatalarla dolu geçmişten bir farkı yok demektir. 

{ "vars": { "account": "G-0GZNXP00R2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }