Barışı özledim, barıştan söz eden insanları özledim, özledim hakkı, hakikati savunan insanları... Evine ekmek götürürken ekmeği olmayan, evlere ekmek götüren insanları özledim... Ağlayan yetim çocuklara “Ağlama, ne derdin, ne sıkıntın varsa ben hallederim” diyen insanların varlığını özledim...
Sevgili Vera!
Ne olur inan bu çağda çok kirlendim, çok yalnız kaldım, çok yoksul kaldım, çok haksızlığa uğradım, çok canım acıdı da duymadı duyması gerekenler...
Mesela kentin mülki amiri olan kişi, kentin müftüsü, mahalle camisinin imamı, mahalle muhtarı görmedi yaralarımı, acılarımı, duymadı hiçbirisi...
Ama, ama hep konuştular hep bir şeyler söylediler boştu her sözün için, boş masallar da bizlere anlatılan...
Vatan, adalet diyenlerin çoğu kendileri de inanmıyorlardı sözlerine, din şöyle, din böyle diyenlerin, din adalettir diyenlerin, din barıştır, kardeşlik diyenlerin “çoğu değil” hiçbiri inanmıyordu kendi söyledikleri sözlere...
İşte ben sevgili Vera, ben bu boş sözleri, içi boş masalları gerçekle alakası olmayan anlatıları dinlemekten çok yoruldum...
Aslında halk da yoruldu, yoruldu ülke insanı da, ama nedense dinlemeye devam ediyorlar belki içlerine oturan derin çaresizliğin sonucudur...
Yangın yeri yüreğim...
Ne olur inan, zira inanması gerekenler inanmıyor inanmak istemiyor... En acısı iktidarda biz varız diyenler inanmıyor, kentin sorumluları, dinin anlatıcıları inanmıyor... Ne yanı onlar inanmıyor diye biz susalım mı diyeceğim de, bazı kereler çaresiz susuyoruz da...
Nereye baksak talan edilmiş şehirler, dağlar, denizler, ormanlar... Nereye baksak beyaz adamların villaları, evleri, lüks arabaları, konfor içinde yaşamları gözler önünde olan...
Ama konuşurken 85 milyon kardeştir diyorlar, dinden söz edenler durmadan Müslümanlar kardeştir diyor fakat sorulmuyor bu nasıl bir kardeşlik diye? Neden senin veya sizlerin çocukların konfor içinde de yoksuların emekçilerin, emeklilerin, işçilerin çocukları bu derin yoksulluğu yaşıyor diye…
Çok kirlendim Vera, çok yalnız kaldım...
Evet, yangın yeri yüreğim...
Artık inancımı kaybettim siyaset üstüne konuşanlara, din üstüne konuşanlara hiç inanmaz oldum...
Çoğunun canı sıkılıyor biz bunları yazıp söyleyince, aslında yalnız ben değilim yalancıların, talancıların arasında kalmışım olan... İnan başkaları da var, başkaları da var bu gidişattan bunalan, ama seslerini çıkarmıyorlar ya da çıkaramıyorlar nedense...
Her şeye rağmen direniyorum Vera, direnmeye devam yüreğim diyorum... Unutma bu dünyanın bir de öbür dünyası var diye kendimi teselli ediyorum...
Ellerim Vera, ellerim açık hep duada...
Yapmayın, bu kadar yalan söylemeyin insanlara demeye devam ediyorum, ayıptır, günahtır bu kadar ikiyüzlü olmayın...
Çok bencilsiniz, bencil olmayın bu kadar...
İnsanı bu kadar incitmeyin, incitmeyin yoksulları, yaşlıları, ihtiyaç sahiplerini... Sözün bir izzeti olmalı, sözü incitmeyin...
Kuşları incitmeyin...
İncitmeyin çocukları, anneleri oğulları kızları ve babaları incitmeyin...
İnancımızı incitmeyin, inançlarımızı bile incittiler... Çok yorulduk, hıncahınç yorulduk, biraz kendinize gelin...
Mesela yaşlıları neden incitiyorsunuz sahi, gün doğmadan sokağa dökülen anneleri neden incitiyorsunuz diye soracağım da...
Elbette biliyorum duymadıklarını, duymayacaklarını...
Çok benciller çok kibirliler ve kendilerini alkışlamayan kimseleri duymuyorlar... Anlayacağın Vera, ben de böyle teselli ediyorum kendimi... Onlara yenilme, suma onlara, her zaman hakkın, haklının, yoksulun, insanın yanında ol...
Susma ki, daha çok üzülmesin ceylan bakışlı anneler ve kızları, kocaları, oğulları...