SEYİRCİ FİNAL İSTİYOR

The Platform, ilk filmi çıktığında büyük ses getiren herkesin koştur koştur izlediği o film. Koştur koştur izleyip gündem yapmaya gerek var mıydı peki? Hayır. Koştur koştur gidip izledim mi? Evet... Hatta yetmedi ilk film bittiğinde "bu ne yaaa ne saçma sapan filmler bunlar" dedim ve hemen ikinci filmini de izleyip yine "bu ne yaaa ne saçma sapan filmler bunlar" diyorum. İçimdeki kahrolasıca beklentiye girme meraklısını bir türlü bastıramıyorum işte her konuda...

Neyse, konuyu tekrardan filme yöneltecek olursak eğer; mantık bakımından bence ana fikir 9/10 denebilir. 333 tane kat var, her katta 2 kişi kalıyor (bu iki kişi her ay kendi arasında değişiyor.) ve en üstten başlayarak en alta doğru inen bir hünkar sofrasından yemek yemeye çalışıyorlar. Bu açıdan bakıldığında, insanın ne kadar vahşi bir yaratık olduğunu, asıl bahsedilen şeytani ruhun yeryüzündeki temsilcileri olduğumuzu ve özümüzdeki bencilliği asla yitiremeyeceğimizi anlatan kaliteli bir kompozisyon aslında. Oyunculuklara gelirsek de genel olarak ben İspanyol sinemasının gayet yetenekli olduğunu düşündüğüm için yine karakterler, çekimler, süreç vs hepsi bal tadında ve orijinaldi. Buraya kadarki öznel eleştirilerim yiğidi öldür ama hakkını yeme lafına ithafen oluşturulan söz dizimiydi sadece, şimdi de şu yiğitle yüzleşelim biraz.
    Bu olayı 60 yaşına geldiğimde de tartışmaktan asla ama asla bıkmayacağım. Metafor bu değil arkadaşlar. Artık senaristlerin kendilerini sinefil ve sanat sevdalısı olarak tanımlayan ama hiçbir halttan anlamayan eleştirmenlerin ve madıköy kılıklı izleyici kitlesinin anlamsız ilgilerinden kaynaklı uydurmasyon yazılarıyla para kazanmalarından ben bıktım. Ne güzel iş ya, at bi fikir ortaya yazarken tıkandın mı hemen saçma sapan bir şeyler sallayıver, final falan da sakın yazayım deme he çok demode olursun onun yerine bırak seyircinin aklında soru işareti kalsın, oldu başka...    
    Bakın, metaforlara saygım sonsuz, alttan alttan subliminal eleştirilere hayranlığım uçsuz bucaksız. Mesela, Aronofsky'nin The Mother filmi benim için metaforik yapımların zirvesidir. Öyle kaliteli bir senaryo ve öyle kaliteli bir akış... The Platform filminde de metaforik unsurlar gayet yerindeydi tamam ama işte şu "seyircinin aklında soru işareti bırakayım konuyu bir yere bağlamayayım" olayından kaynaklı ben artık daraldım incecik kaldım. Madem seyircinin aklında soru işareti bırakmak istiyorsunuz
yazın oradan giriş-gelişme-sonuç barındıran bi Nolan yapımı ekranı kapattığımızda 3 yıl beynimiz yansın gerçeklikle sinematik evreni karıştırır hale gelelim. Ama işte bunu yazamadığınız için direkt final yazmıyorsunuz biz de seyirci olarak hakaretlerimizi hediye ediyoruz sizlere. Bknz: The Platform, ne ilk filminde ne de ikinci filminde asla bir sona bağlanmıyor. Yani ortada bir mücadele var, tempo gayet iyi heyecan dorukta ve sonra pat. Hedefe ulaşılacakken vazgeçiliyor. Tamam bu finali ilk filmde yaptınız
ya ikinci filmde bari bi final yazında mutlu mesut kapatalım şu ekranı. HALK FİNAL İSTİYOR BIKTIK BELİRSİZLİK İÇİNDEKİ HER ZERREDEN !!!

{ "vars": { "account": "G-0GZNXP00R2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }