Yaklaşık 5 yıldır sahnenin tozunu attıran. Ülkenin her köşesinde ismini duyurmuş olan. Mükemmel kalitedeki sanatçı kadrosuyla Alice Müzikali. Başrolde Alice rolüyle Serenay Sarıkaya, Kraliçe rolüyle Ezgi Mola, Kral rolüyle İbrahim Selim, Kedi rolüyle Merve Dizdar, Tavşan rolüyle Enis Arıkan ve Şapkacı rolüyle Şükrü Özyıldız. Şu kadro dev kadro değil de ne...
Gönül isterdi ki bu yapımı canlı bir şekilde izleyebilelim. O sahne ışıklarıyla gözlerimiz kamaşsın ve müziğin temposuyla enerji bulalım. Ama olamıyor tabi ki... Türkiye ekonomisinde bir tiyatro oyununa 1000 lira verilemiyor. Üzülmeyin, 1000 lira veremeseniz de 65 lira vererek Disney+ platformundan oyunu izleyebiliyorsunuz. Hem de film izler gibi, öyle kaliteli çekim açılarıyla.
Ben oyunu dijital platform üzerinden izledim ve gerçekten hayran kaldım. Mira rolünden beri Serenay Sarıkaya ile barışmayan yıldızım bu oyunla birlikte tekrardan ısındı. Ancak ne kadar her oyuncu rolünü hakkıyla yerine getirse de bence asıl olayı patlatan Ezgi Mola, Merve Dizdar ve Enis Arıkan üçlüsüydü. Rolün büyüğü küçüğü olmadığını usta Merve Dizdar bu oyundaki mimikleri ve miyavlamalarıyla kanıtlı bir şekilde ortaya sunmuştu.
Oyunda asıl güzel olan nokta ise Alice Harikalar Diyarında hikayesinin hem Lewıs Carrol’un kaleminden çıkan kitabından hem de Tim Burton’ın parmaklarından dökülen filminden parçalarla harmanlanmasıydı. Kraliçe ve Kral karakteri tamamiyle filmden esinlenilmişti. Kitapta böyle karakterler olmamasına rağmen filmde o Alice’i kıskanan kötü kalpli Kraliçeyi ve ona kul köpek olan Kralı sahneye çok güzel taşımışlardı. Aynı zamanda bu karakterleri filmdeki gibi sadece fantastik bir karakter olarak değil bir Türk senarist dokunuşuyla da aileden gerçek bir insan olarak yansıtmışlardı. Ek olarak bu tavşanın peşinden koşup kuyuya düşen küçük kızın hikayesinin asıl acıklı öyküsüne de tiyatro oyunu içerisinde çok güzel değinmişlerdi.
Ben, bilhassa bu hikayenin ve ana yazarımız Lewıs Carrol’un gerçeklerinden bahsedecekler mi diye çok bekledim. Sihirli mantar sahnesini gördüğüm anda da ayakta alkışlar bi hale geldim. Oyun boyunca Enis Arıkan’ın kocaman bir mantar üzerinde oturup kafası güzel bir şekilde Alice ile konuşması ve ona saçma sapan öğütler vermesi güldürü amacı olan bir sahne değildi aslında. Maalesef ki bu sahnenin asıl amacı size çocukluğunuzdan beri bildiğiniz hikayeden tiksindirecek kadar kötü.
Alice Harikalar Diyarında hikayemizin asıl yaratılış nedeni pedofili bir yazar. Hikayenin yaratıcısı Lewıs Carrol ve onun komşusunun 5 yaşındaki kızları Alice hakkında geçen bir hikaye... Carrol uyuşturucu olan sihirli mantara bağımlı bir adam, Alice ise Carrol’un sana hikayeler anlatacağım diyerek kandırıp yatağında çıplak fotoğraflarını çektiği küçücük bir kız. Merak etmeyin, bu çirkin olay o zamanlarda gün yüzüne çıkıyor ve yazar yıllarca hapiste yatıyor. Yine de yetmez bu sapığa o ayrı...
İşte o Enis Arıkan’ın canlandırdığı sahne de tam olarak bu konuyu esas almaktaydı. Böylesine çirkin bi olayı dahi bu şekilde evirip çevirip piyese uyarladıkları için dahi bu ekibe ödüller yağmalıydı.
Ancak bu oyunu bunca mükemmel hale getiren şey sadece oyuncuların ustalığı ya da senaristin kalemi değildi. Sahne sanatları, kostümler, makyaj... her şey ince elenip sık dokunulmuştu. Oyunu bozan tek unsur ise Şapkacı karakteriydi. Şükrü Özyıldız bu karakteri taşıyamadı maalesef. Şapkacı rolünü daha renkli bir aktör oynamalıydı ve filmden dolayı üzerinde daha fazla durulabilirdi. Sanki oyuncu kontenjanında bir kişi boş kalmış da araya bir de Şapkacı adı altında Şükrü Bey’i sıkıştırmış gibilerdi. Yakışmadı Şapkacı...SİHİRLİ MANTAR VAKASI
Bana dijital platformda izlemek yetmedi en kısa zamanda kendimi borcun en batağına sokup bu oyunu canlı bir şekilde izlemeye gitmeyi düşünüyorum. Hazır Disney+ platformunda yer alıyorken kaçırmayın derim.