Okumaya şimdiye kadar hep çekiniyordum bu kitabı. Rus Edebiyatı'ndaki kurguların hareketliliği, dilinin ağırlığı ve tabi tuğla gibi bir klasik olması gözümü hep korkutmuştu. Ama, daha fazla klasikleri okumamış biri olmaktan imtina ettim ve beklediğimden çok daha iyi geçti okuma serüvenim.
Baş karakterimiz Raskolnikov, içindeki sınıf kini ve bir şey yapma açlığıyla işlediği suç yüzünden kendini yiyip bitiriyor ve biz de sayfalarca karakterin ruh halini okuyoruz. Hem işlediği suçun verdiği vicdan azabı, hem çevresindeki herkesin merakla bahsettiği durumla ilgili bildiklerini itiraf edememenin yükü, hem uydurduğu senaryoları sürdürme ağırlığı karakterimizi yiyip bitiriyor. Öyle ki okurken bir süre sonra suç neydi neden işlendi bunları bile unutuyor ve bu katille empati kuruyorsunuz. Evet, ben normalde de hep kötü karakterleri seven biriyim ama bu kadar gerçekçi anlatılan bir katille böylesine özdeşleşeceğimi ve empatik duygular geliştireceğimi düşünemezdim. Bu kurduğum empati ve karakteri içselleştirme nedenim tabi ki de Dostoyevski'nin üstün kaleminden kaynaklı bir durum.
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, edebiyat tarihinin en önemli yazarı. Kaleminin gücü, insan aklına karşı anlayışı, duygulara ve içimizdeki coşkuya bakış açısı ve en önemlisi de bu düşüncelerini bu denli açık ve akıcı bir şekilde bizlere aktarabilmesi. Aradan geçen on yıllar boyunca hala aynı etkiyi yaratıyor Dostoyevski'nin kalemi bize ve umarım ki bundan on yıllar sonra da okunuyor olursa kitaplar hala usta diye anılacak Fyodor.
2025 için dileğim klasikleri okuduğum, güzel eserlerle ve yazarlarla tanıştığım bir yıl olması. Dostoyevski, 2024'te kaleminden çok etkilendiğim ve beni Rodya gibi bir karakterle tanıştıran bir yazar. Daha nice klasiklerimize...