Annesinin ölümünden sonra yurtdışına yollanılan ve orada hayatını geçiren Eren’in dedesini kaybetmesiyle beraber İstanbul’a dönmesini ve ailesi hakkındaki birçok korkunç bilgiyi öğrenmesini konu edinen “Tünelden Önceki Beyaz Ev” konu bakımından çok büyük farklılıklar gerçekleştirmese de akış bakımından cidden okuyucuyu deli eden bir eser.
Uzun zamandır ilk sayfasını açtığım anda hiç ara vermeden sonunu öğrenmek için tutuştuğum hatta sabahlamama bile neden olacak derecede bir dünyaya girmemiştim. Işıl Işık sayesinde Eren, Halil, Emris, Sedat ve Arden’le tanıştım. Tanıştığıma da o denli memnun oldum ki ilk kitabı bitirdiğim gibi kendimi ikinci hikayede bulur oldum, büyük ihtimalle onun da yazısı en kısa zamanda gelir zaten.
Ne kadar övsem az bu kitabı, ancak ben baştan uyarayım hikayenin içinde paranormal olaylar da barındırıldığı için gece koridorun ışığını açarak uyumaya ihtiyaç duyabilirsiniz, ee her zaman yararlı kültürlü şeyler mi okumak lazım bazen de gerçek dünyadan uzaklaşıp başka bir evrene geçmek iyi gelir her ruha. Ön yargılarınızı kırıp bir şans verin derim ben.