Muratpaşa'da bağlı Kızıltoprak Mahallesi'nde, 'Yediarıklar' diye bilinen bölgeden geçen su kanallarının kurumasının ardından 1965 yılında yumuşak zeminde yapılaşma başladı. Zemindeki çökmeler nedeniyle alanda bulunan 200 civarındaki gecekondudan birçoğu, göçükten etkilenerek yana ve öne doğru yatmaya başladı. Zaman ilerledikçe evlerdeki eğim de artarak neredeyse yıkılacak duruma geldi. Bir bölümü tapu tahsis belgeli olduğu belirtilen gecekondulardaki vatandaşlardan bazıları evlerinde oturmaktan vazgeçti, bazıları ise hayatını sürdürmeye ediyor.
KOLUN GİREBİLECEĞİ ÇATLAKLAR OLUŞTU
Çökme nedeniyle tek katlı gecekonduların birçoğunda çatlaklar oluştu. Bazı gecekondularda bir kolun girebileceği büyüklükte çatlaklar oluştu.
“EN UFAK SARSINTIDA YERLE BİR OLUR HEPSİ”
Bölgede 200'e yakın gecekondu olduğunu belirten Kızıltoprak Muhtarı Mustafa Yılmaz, yaklaşık 50 gecekonduda oturulmadığını kaydetti. Daha önce bölgede 7 su kanalının olduğunu ve zamanla vatandaşların bu kanalları doldurarak üzerine gecekondu yaptığını aktaran Yılmaz, “Zamanla o toprak oturunca evler yan yattı. Evler göçüyor ve çatlaklar oluşuyor. Allah korusun burada deprem olsa, en ufak sarsıntıda yerle bir olur hepsi. İçinde yaşayanlar da kendini kurtaramaz. Buradaki vatandaşlar tapu istiyor. Bazılarının tapu tahsis belgeleri var. Tapuları olmadığı için bir şey de yapamıyorlar. İmar planında günü birlik mesire alanı görünüyor. En az 60-70 yıllık evler var burada. Kimse buraya çözüm bulamıyor” diye konuştu.
“BURADA KALMAK BÜYÜK CESARET İSTER”
Burada kalmanın çok tehlikeli olduğunu belirten Yılmaz, “Yan yatmış, çamura batmış. Elinizi soktuğunuz zaman çatlaklardan içeriye giriyor. Burada kalmak mümkün değil. Ateş üstünde yatmak bu. Burada kalmak büyük cesaret” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, bölgedeki vatandaşların mağdur edilmeden toplu konutlara geçmesi gerektiğini ve belirtilen alana millet bahçesi yapılabilir düşüncesinde olduğunu da sözlerine ekledi.
“SU ÇEKİLİNCE EVLER YAN YATTI”
Bölgedeki gecekondularda uzun süredir yaşayan Kemal Çetin de, “Su çekilince evler yan yattı. O günün zamanında kafamızı sokacak bir yer lazımdı, bu zamana kadar bu şekilde geçti. Bizimkinde çok şükür çok fazla bir şey yok ama başka yerlerde var. Bunlar tek katlı, yüksek katlı olsaydı daha tehlikeli olurdu” dedi.