‘Haftaya Başlarken’ isimli röportaj köşemizin bu haftaki konuğu, denizlerimizin sessiz tehditleri olan istilacı türlere karşı yürüttüğü keşif dalışlarıyla tanınan zıpkıncı Samet Alabacak oldu.
Denizlerimizde yaptığı keşif dalışlarıyla, bu istilacı türlerin ekosistem üzerindeki yıkıcı etkilerine tanıklık eden Alabacak, aynı zamanda bu soruna karşı farkındalık yaratmak için önemli çalışmalar yapıyor. Onunla, denizlerin geleceği, istilacı türlerin ekosisteme zararları ve bireysel çabaların bu mücadeledeki önemi üzerine keyifli ve bilgilendirici bir sohbet gerçekleştirdik.
‘SOY İSMİMİZ DENİZDEN GELİYOR’
-Merhaba, öncelikle sorularımızı yanıtlamayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Okuyucularımız için öncelikle kendinizden ve istilacı türler ile ilgili çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Herkese merhaba, ben Samet Alabacak. Alanya doğumluyum ve Alanya’da yaşıyorum. Resmi kurumda çalışıyorum. Bizim soy ismimizin bir hikayesi var. Dedemin babası, dedem 9 yaşındayken teknesi alabora olduğu için hayatını kaybediyor. Bildiğiniz üzere Akdeniz’de belli dönemlerde denize Eyyam-u Bahur nedeniyle girilmez. Dedemin babasının bacağına da bu nedenle ala bulaşmış ve lakaptan soy ismimiz Alabacak olarak kalmış. Soy ismimiz denizden gelmektedir ve ben de bir denizcinin torunuyum. Deniz ekosistemleri ile ilgili dalışlar gerçekleştiriyorum. İstilacı türler ile ilgili ekosistem dalışları gerçekleştiriliyor. Üniversitelerle işbirliklerim bulunmaktadır. Balık camiasında herkesle sohbet ve iletişim içindeyim. Farklı bir türle karşılaşıldığı zaman doğrudan bana bilgi geliyor. Ben de bu bilgiyi bağlı olduğum üniversiteye iletiyorum. Konu ile ilgili çalışmalar başlatıyoruz. Ardından etkinlik tarihi belirleyip dalışlar gerçekleştiriyoruz. Bu tarihli dalışları gerçekleştirirken Alanya’daki esnaf ağabeylerimiz ve ablalarımız, gönüllülük esaslarına dayanarak bize destek oluyorlar. Hem maddi hem de manevi destekleri bulunuyor. Onlara da buradan çok teşekkür ederim. Dalışlarım tamamen istilacı türler ile ilgili oluyor. Bunun dışında asla başka balık vurmuyorum. Aksine onların popülasyonlarının artması için daha çok keşif dalışları yapıyorum.
‘KÜÇÜKKEN ASLAN BALIĞINDAN KORKUP DENİZE GİREMEMİŞTİM’
-Alanya başta olmak üzere Akdeniz ölçeğinde ‘İstilacı Tür’ çok sık duyulmaya başladı. Öncelikle ‘istilacı tür’ nedir? Siz bu türlerle ilk ne zaman çalışmaya başladınız? Bu türlerle ilk karşılaştığınızda ne hissettiniz?
8 yaşındayken deniz ile ilgili belgeselleri izlemeyi çok severdim. Bir belgeselde aslan balığını gördüm ve o zaman çok korkmuştum, denize girerken de tedirgin oluyordum. İstilacı türler ile ilgili dalışlarıma ben ilk 2016 yılında başladım. O dalışlarım sırasında aslan balığı ile karşılaştım ve bu anım aklıma geldi. O zamanki araştırmalarımda bu balığın eski zamanlardan bu yana nadiren göründüğü bilgisi aldım. Bu balığın üzerine yoğunlaştım. Ardından Türkiye sularına başka istilacıların gelip gelmediğini araştırmaya başladım. İlk olarak Prof. Dr. Deniz Ayaz Hocam ile biz bu yola girdik. Kendisi Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Bölümünde hocamızdır. Çukurova Üniversitesi’nden Ali Rıza Köşan hocamız da balon balığı üzerinde uzmandır. Kendileriyle sürekli iletişim halindeyiz. Süveyş Kanalı ile gelen bu balıklar ilk o taraftan geçtiği için ilk olarak orada görünmeye başlıyor. Herhangi bir balıkçı bu balıkları görünce hocalarımız bize de haber veriyor. Biz de hemen etkinlik dalışları yapıyoruz. Görülen istilacı türün zehri ile ilgili araştırmalar başlatılıyor ve insanlık için faydaları araştırılıyor. Amacımız istilacı türlerin popülasyonunu azaltmak için dalışlar gerçekleştiriyoruz.
‘DENİZLERİMİZ TAMAMEN ÇÖLLEŞTİ’
-İstilacı türlerin bölgedeki ekosisteme etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ne yazık ki denizimizin içindeki görsellik artık kalmadı. Denizimiz tamamen çölleşti diyebiliriz. Akdeniz ölçeğinde Alanya kısmı birazcık kısrak bir bölgedir. Taşlıkların çok olduğu bir alan yoktur. Bir nevi geçiş noktasıdır. Her sene haberlerde görürüz, denizanaları kıyıya vurur, bunlar geçici bir şeydir. Ne yazık ki denizlerimizi temizleyen de biziz, kirleten de biziz. Denizlerimiz ne kadar temiz olursa, ne kadar bilinçli av yaparsak, kotayı aşmış balıklar üzerinde av yaparsak, denizlerimizdeki canlılığı geri kazanabiliriz.
‘2022 YILINDA MASTER CHEF’E ASLAN BALIĞINI GÖTÜRDÜM’
-İstilacı türlerin çoğalmasını önlemek ve kontrol altına alabilmek için sizin gözlem ve önerileriniz nedir?
İstilacı bir tür ile karşılaştığımızda az önce de bahsettiğim gibi hemen araştırmalar başlıyor, zehri insanlığa faydalı bir şeyde kullanılabiliyor mu diye çalışmalar yapılıyor. Bir de bu istilacı türlerin menülere girip giremeyeceğine bakıyoruz. 2022 yılında ben Master Chef’e aslan balığı gönderdim. Bu balığın tüketilebileceğini, etinin de lezzetli olduğunu bildirdim. Birçok sanatçı ve oyuncuya da şu anda balık gönderiyorum. aslan balığı zehirli bir balıktır ama akvaryumda da beslenebilecek görsellikte bir balıktır. Lezzet konusunda hiçbir sıkıntı yoktur. Ancak Balon Balığının tüketilmesini camiamız olarak önermiyoruz. Çünkü balığın içindeki zehir insanı tamamen öldürebilecek güçte. Ancak aslan balığı, vücutta alerji yoksa hiçbir sıkıntı yapmıyor. aslan balığı sokmasının çözümü de sıcak su ve maden suyudur. Sokulan nokta sıcak suya batırılmalı, kişi de maden suyu tüketmelidir. O zaman zehrin şiddeti az oluyor.
‘İSTİLACI TÜRLER DALIŞ TURİZMİNİ TEHDİT EDİYOR’
-İstilacı türlerin bölge ekonomisi ve turizme etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Akdeniz ölçeğinde bölgemiz dalış turizminin yaygın olduğu bir nokta. Tüplü dalış kulüplerimiz de var. Ancak istilacı türler buraları sararsa, ne yazık ki balık popülasyonu azalacağından görsellik yok oluyor. Daha çok kendi sularımıza ait olan küçük balıklar oluyor ama onlar da yaşam mücadelesi veriyor. Ama eğer bir bu istilacılarla gücümüzün yettiği kadar mücadele edersek Akdeniz Bölgesinde bu sorunu aşacağımıza inanıyorum. İstilacı türlerle mücadelenin sonucunda, hem turizm adına hem de denizlerimizdeki ekosistemin korunması adına önemli getiriler sağlanacak.
‘KIZILDENİZ’DEKİ POPÜLASYONLARINI ARTIK BURADA DA SAĞLIYORLAR’
-Alanya’da en son zehirli çizgili kedi balığı görüldü. Kızıldeniz’e özgü olduğu belirtilen bu balığın Akdeniz Körfezi’nde ilk kez görüldüğü belirtildi. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
Biz bu tür ile alakalalı 2022 yılında Atlantis Dalış Okulu ile birlikte Mersin’de dalışını yaptık. Bu balığı da denizden çıkarttık. Bizim o zamanki çalışmalarımız uzun dikenli zehirli denizkestanesi üzerine yoğunlaşmışı. Onun dalışını gerçekleştirirken Kızıldeniz’den gelen barbun balığını gördük. Gece dalışı yaptığımızda da uzun bıyıklı çizgili zehirli kedi balığını gördük ve çalışmamız o alanda yoğunlaştı. Aslan balığından daha zehirli olduğunu keşfettik. O balığı dalışta gördüğümüzde, artık Kızıldeniz’den gelen istilacıların oradaki popülasyonunu artık burada da sağlamaya başladığını fark ettik. Oradaki yaşam tamamen Akdeniz sularına gelmiş.
‘9 SAATTE KÖPEK BALIKLARIYLA YÜZEREK 4 ADA GEÇTİK’
-Gelecek dönemde yapmayı planladığınız keşif dalışlarını dinlemek isteriz. Projeleriniz nelerdir?
Türkiye’nin birçok yerinde dalış yaptım. Marmara’da, Ege’de ve Karadeniz’de çok sayıda keşif dalışımız oldu. Yapay ve doğal resiflerde dalış yaptım ki farkları gözlemleyebileyim. Bölge bölge tamamlayarak ilerledim. Bunların sonucunda yurt dışındaki deniz ekosistemini merak etmeye başladım. Bu bölgedeki istilacıların oralardaki yaşam alanlarını incelemek istedim. Bu nedenle Maldivler’e gittim. Orada paket dalış turları vardı. Bunun tamamen ticari olduğunu fark edince kendimizi riske atarak 9 saat yüzerek 4 ada gezdik. Birçok canlı türle karşılaştık. Köpek balıklarıyla karşılaştık ki bu dalış paket turlarındaki köpek balıkları değildi. Açık sulardaki tehlikeli köpek balıklarıydı. Orada birçok istilacı ile karşılaştık. Aslan balığını elimle yakaladım. Akıntılı suda elime de temas etti ama ben artık bağışıklık kazandığım için bir şey olmadı. Oradaki verimlilik güzeldi. İstilacı türlerin oradaki ekosistemini tamamen tamamladığını gördük.
‘ASLAN BALIĞI MAKETLERİMİZ ÇOK BEĞENİLDİ’
-Samet Bey bir de aslan balığı maket çalışmanız var. Bunu birçok sanatçıda da gördük. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
2022 yılında İstanbul’da Serkan Güldeniz ağabeyimle görüşme sağladık. Bu firma balık türlerinin aksesuarlarını üretmeye yoğunlaşmış bir firmadır. Aslan balığı ile ilgili bir maket çalışmamız vardı. Sağ olsun Serkan ağabeyim bu çalışmamızın kalıbını çıkardı. Su içerisinde derinlik arttıkça balığın rengi değişir ve biz de o tonla başladık. Saha sonra balığın ana rengini çalıştık. Biyoçeşitlilik olarak bunun rengini değiştirmeye başladık. Bu konuda Alp ve Serkan ağabeylerime çok teşekkür ederim. Benden desteklerini asla esirgemediler. Aslan balığı 11 çeşittir ve en büyük türü Akdeniz’e gelen türdür. Marmara ve Ege’de ise fazla büyümeyen türleri görünebilir. Çünkü onlar soğuk suya dayanıklı türlerdir.
-Son olarak eklemek istediğiniz bir şey bizler aracılığıyla vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Bu sohbet benim için de çok keyifliydi Gülşah Hanım. Size ve tüm Gerçek Alanya ailesine teşekkür ederim. Denizler hepimizin geleceği. Özellikle bizim alanımızda bilinçli avlanma çok önemli bir konu. Buna dikkat edersek, istilacı türler de dahil olmak üzere ekosistemimizi ve balık çeşitliliğimizi koruyabiliriz. (Gülşah ATAOĞLU)