Ücret artışları, zamlar bitmeyen gündem. Her yıl aralık ayında, yıllık enflasyon artışları, çalışan ve emeklilere verilecek zamlar, yoğun olarak tartışılır. İnsanların beklentisi; yüksek ücret artışı, düşük enflasyon, piyasada fiyat artışlarının fahiş olmamasıdır. Verilecek zamlar açıklanınca, en az 6 aylığına yeni bir süreç başlar.
Zamlar, zamlar, zamlar. Nedense hayatımızı etkileyen, o kadar çok kalemde zamlar var ki, hesap yapmaya yetişmek bile çok zor. Yeni yılda, zamlı ücretler alınırken; tabi ki bir nebze de olsa mutluluk yaşanmıyor değil. Yeni rakamlara göre; yeni hesaplar yapılıp, yeni hayaller herkesin hayatında vardır.
Fakat serbest piyasa denilerek uygulanan fiyat politikaları yüzünden; maalesef ücretli çalışanlar, emekliler ve sabit gelirli insanlarımızın hevesi kursağında kalıyor. Aldığı zamlara sevinemiyor. İmalatçı, toptancı, dağıtıcı, perakendeciler tarafından yapılan zamlar, tüketiciye gelene kadar, alınan ücret zammını katlamış oluyor. Daha zammın ilk aylarında mutsuzluk başlıyor.
Sonuç olarak, alım gücü her geçen gün azalıyor. Geçim zorlaşıyor. Ücretlere yapılacak zamların farkı, sadece kiraya yapılacak zam farkını bile karşılamıyor. Piyasalar çok dengesiz ve tutarsız.
Piyasaların sıkı sıkı takip edilip; fahiş fiyat artışlarının önüne geçilmedikçe, verilen zammın ne oranı, ne de miktarı sonucu değiştirmeyecektir. Piyasada herkes kendi fiyat artışını, kafasına göre belirlediği anlaşılıyor.
Merkezi ve yerel yönetimler ve konunun paydaşları hep birlikte; kalıcı ve sürdürebilir fiyat politikaları belirleyip, kontrol etmelidirler. Ücret artışını, hangi oranda verirseniz veriniz; piyasada fiyatlar yükseldikçe, geçmişte yaşadığımız paralarımızdaki çok sıfırlı günlere doğru gideriz.
İnsanları mutlu edecek olan; çok para almak değil, ihtiyaçlarını karşılayabilip; insanca yaşamak.
Atalarımızı tabiri ile “Atla deve değil” günlük yaşamın ikame edilebileceği, ekonomik piyasa ortamı sağlansın yeter.