Alanya Belediyesi Encümeni’nin 1 Şubat 1929 tarih ve 44 no’lu kararında;

“Alâiye kasabası halkı eskiden sur dahilinde meskûn bulunduğu ve sur dışındaki yerlerin boş sakini bulunmadığı sıralarda kasabanın sur dışında denize nazır en güzel mevkii kabristan yapılmış; Fakat ahali sur içinden yavaş yavaş dışarı çıkarak mahalleler oluşturup evler yapınca kabristan  mahallelerin  ortasında, çarşının içinde ve bitişiğinde kalmıştır. Esasen kabristan duvar ve sâire  ile çevrili olmadığından, her türlü kirlenme ve fenalığa maruz kaldığından kabristan denmeye layık olmayan bir duruma gelmiştir.  Şimdiki hâli üzere bırakılması doğru olamayacağından ve mahalleler ise Sugözü, Kellerpınarı ve Hasbağçe olup, her biri için başka kabristan tedariki gerekmiş; Eldeki mevcut kabristan defin işinin  bundan sonra yapılmaması ve menedilmesi sağlık açısından uygun görünmüştür.  Kasabanın Kuyularönü  Çarşısı’ndan  başlayarak Gazipaşa Nahiyesine doğru yapılan şosenin kabristana taallukundan dolayı ortaya çıkan kemiklerin nakil ve gömülmesi için bir yer gösterilmek üzere ahali tarafından belediyeye  müracaat edilmiş; Öncelikle Sugözü Mahallesi  Kabristanı’nın  yapılması ve sonra diğer mahallelerin  kabristanlarının  yapılması gerektiğinden, hemen üyelerden Hacı Nuri Efendizade  Talat ve Mütevellizade Ali Sururi ve Ömerzade Arif Efendilere Hükümet Tabibi Ragıb Bey de katılmış; hazırlayıp sunmuş oldukları 31 Ocak 929 tarihli raporlarında Sugözü Mahallesinin  kale arakası denilen yerinde deniz kıyısındaki Hatipzadelerin tarlası ile Hacı Hafız Kadri Efendi’nin tarlası arasında ve anayol bitişiğinde kale arkasından derbent dibine giden anayolun deniz cihetindeki  kumluk mahallin kabristan olmak üzere kabul edildiği gösterilmiş ve bahsi geçen Hatipzadelerin  kayalık dibi itibaren düz bir çizgi olarak Alaiye Kasabası tarafına kesinlikle geçilmemesi, derbent tarafının derbent dibine kadar yeterli genişlikte  olduğu, kasaba tarafına geçilmediği takdirde  mahallelerin  kötü durum ve adetlerden  korunacağı, bu suretle kabristan yapılmasında sağlık ve teknik açıdan mahzur olmadığı, işbu mahallin sahipsiz olduğu için istimlak işlemlerine  gerek olmadığı, ancak deniz tarafından başka anayol ve diğer iki tarafa  dikenli tel ile sınırının belirlenmesi gerekeceği ifade edilmiştir.

Sugözü Mahallesi için belirtilen yerin kabristan olması ve masrafın Belediye Sandığı’ndan  ve tahsisatından  ödenmesi, durumun ilanıyla beraber bundan sonra kasabanın Kuyularönü Kabristanı’na cenaze defnedilmesine izin verilmemesi hususuna karar verilmiştir” (Karasu, Tufan.2004).

Bu Encümen Kararından da anlaşılıyor ki Alanya kasabası; 1929 yılında köyler hariç, Hisariçi ve Tophane Mahallelerine ilaveten Kellerpınarı (Güllerpınarı), Hasbağçe ve Sugözü mahallelerini de ekleyerek 5 adet mahalle olmuştur.  Zira; imar planları veya planlar, şehirler ve kentler canlı bir organizmaya  benzerler, dönemin ve günün şartlarına göre daima değişim gösterirler. Alanya Merkez 1929 da 5 mahalle iken bugün 18 mahalledir.   6360 Sayılı Büyükşehir Yasasıyla, 2014 yılında Alanya ilçesine bağlı belde ve köylerin mahalleye dönüşmesiyle bugün Alanya 102 mahalle olmuştur. 1929 yılında Sugözü Mahallesinin Damlataş bölgesi, bugünkü Güzelyalı Caddesi ve Dinek Mahallesindeki  Derbent’e kadar uzandığı görülüyor.  Yukarıda tanımlanan encümen kararı ile oluşturulan Güzelyalı Caddesi, deniz kenarındaki mezarlıkta artık aktif değildir. Mezarlığa yeni defin işlemleri yapılmamaktadır.

Yine Alanya Belediyesi Encümeni’nin 2 Ocak 1929 tarih ve 2 no’lu kararında;

“Mal Müdürlüğünün 29 Aralık 928 tarih ve 344 no.lu yazısı okundu.

Alâiye  kasabası hiçbir tarafa şose ile bağlı olmadığı gibi kasaba ile köyler arasında da şose yoktur. Gerçi kasabada tek hayvanlı birkaç araba mevcut ise de bunların da faaliyet alanları sınırlıdır. Bunların bir günlük ortalama gayr-i safi kazançları onbeş kuruş olmak üzere takdir edilmiştir.

Bu kazada kara ve deniz nakil araçları çalıştıracak diplomalı  bulunmadığı gibi fen ile ilgili olmayan  diplomasız sürücü, kondoktör  ve emsali bile yoktur.     

Normal kiracı ve hayvancılardan bir devenin ortalama günlük  gayr-i safi kazancı yirmi, katır ve beygirin ortalama günlük gayr-i safi kazancı yirmibeş, ustanın yüzyirmibeş, işçinin yetmişbeş, vasıfsız işçinin  kırk kuruş olarak taktir edilmiştir. İşbaşı yoktur. Gereği için Mal Kalemine (memurluğuna) havalesine karar verildi” (Karasu, Tufan.2004).         

Bu encümen kararından da anlaşılıyor ki; 1929 yılında henüz Alanya’dan diğer kasabalara ve köylere şose bir yolun ve kara ve deniz aracının olmadığı hatta kullanacak ehliyetli birisinin dahi olmadığı anlaşılıyor. Zannediyorum ki, Mal müdürlüğünün vergi tahakkuku yapmak için yazdığı  yazıya belediye encümeninden tepkili bir karşılık verildiği  görülüyor. Bırakın kara taşıtı kullanacak ehliyetli kişiyi, taşıtın gideceği  kasaba ile köylere şose bir yolun bile bulunmadığı anlatılıyor. O dönemde sadece  Alanya merkezde Damlataş, hükümet ve  Tevfikiye  caddelerinin bulunduğu yerlerde  şose  yollar bulunuyor. Diğer yollar ise,  yaya yolu ve  bahçelere giden  patika yollar olduğu biliniyor. 

Devamı yarın…