Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlerimize armağan ettiği 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını geride bırakırken gençlerimize dair sorunlar hayatın akışında devam etmekte ve psikolojik olarak yaşam kalitelerini olumsuz etkilemektedir.

Özellikle İstihdam konusunda problem yaşayan gençlerimiz emeklerinin karşılığını alamamakta ve birbirleriyle yarıştırılmaktadır. Ekonomik imkanlar doğrultusunda verilen her işi yapmaya çalışan gençlerimiz bunu yapmadıklarında ise iş beğenmedikleri gerekçesiyle suçlanmaktadır. 

Özellikle yaşam ödevlerini yerine getirmekte zorlanan bu gençler evlilik, kendi özel yaşam alanları ve daha bir çok konuda ekonomik engellere takılmakta ve yaşam kalitelerinin yanı sıra psikolojileri de olumsuz etkilenmektedir. Her yıl intihar eden genç öğretmenler, işsiz kalmış genç insanlar ise ülke gündemimizde yeterince yer alamamakta ve ateş düştüğü yeri yakmaktadır. 

Zaman zaman bu konuda adımlar atıldığı belirtilse de ne yazık ki gençlerimize dair net bir istihdam ve kalkınma planı bulunmamaktadır. Aksine bu konuda kolaycılıkla suçlanan gençlerimiz ise öfke, üzüntü, çaresizlik gibi duygularla depresyona varabilen çeşitli ruh sağlığı problemleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Hayatlarında belirsizlikle mücadele eden gençlerimiz çevresel ve sistemsel olarak dayatılan başarısızlık etiketini bazen kaldıramakta ve Anksiyete, okb, depresyon, panik bozukluk gibi psikolojik rahatsızlıklara yakalanabilmektedir. Stresörlerin de etkisiyle yıpranan ve çaresizlik içinde bekleyen gençlerimiz sigara, alkol, esrar, metanfetamin kokain gibi bağımlılıklara yönelebilmekte hatta intihara kadar varan düşünceleriyle baş başa kalabilmektedir.

Peki ne yapabiliriz ?

Bu durumun kesin çözümü istihdam açısından ne yazık ki şu an mümkün görünmese de aile ve psikoterapi desteği süreçte etkin rol oynamaktadır. Ailelere tavsiyelerim ise şu şekilde: 

- İstihdam sürecinde çocuklarımızın destekçisi olalım.

- Gençlerimizi çevreki bireylerle(akraba, komşu çocuğu vb.) kıyaslamayalım.

- Hiç bir şeyin onlardan değerli olmadığını onlara hatırlatalım.

- Gençlerimize özellikle yetersizlik düşüncesinden kurtulması adına bazı telkinlerde bulunalım(Örneğin KPSS için: Elinden geleni yaptığını biliyorum kazanamaman senin suçun değil bu bir sıralama sınavı ve istihdamda kontenjan problemi var bu da senin suçun değil elinde olsa hemen atanmak istediğini biliyorum.)

Son olarak istihdam konusunda gençlerimize karşı olumsuz yaklaşım gösteren ailelere bazı mesajlar iletmek istiyorum. 

- Hiç bir genç imkanı varken iş bulmak, atanıp para kazanmak yerine evde oturmak istemez.

- Lütfen özellikle atama bekleyen gençlerimize ATANAMAYAN değil ATAMASI YAPILMAYAN öğretmenler diyelim.

- Çünkü siz onlara atanamadı dediğinizde okudukları toplamda 16 yılı, ilk, orta ve yüksek öğretimde girdikleri ve geçtikleri yüzlerce sınavı, onlarca dersi, kazandıkları üniversite sınavını ve başarıyla tamamladıkları bölümü, aldıkları ünvan ve diplomayı da hiçe saymış oluyorsunuz.

- Oysa onlar ortalama 16 yılını eğitime ayırmış ve başarılı olmalarına rağmen istihdam edilmemiş insanlar. İstihdam sınavının sıralama sınavı olması da onların suçu değil.

- Komşunun kızı(oğlu) nasıl atanıyor sen de atan demek yerine istihdam konusunda yaşadığın zorluğu anlıyoruz ancak sen şu ana kadar başarıyla okulunu bitirdin ünvanını aldın, bu süreçte de yanındayız mesajı vermek daha olumlu ve motive edici bir mesaj olacaktır.

- Unutmamak gerekir ki hiç bir sınav hiç bir meslek ve maddi olarak hiç bir miktar çocuğumuzun, gençlerimizin ruh sağlığından daha önemli değil. 

- Sağlıcakla kalın.