"Gülersen, bütün dünya seninle birlikte güler... Ağlarsan tek başına ağlarsın."

Defalarca izlememe rağmen her defasında beni derinden etkileyen bir intikam şaheseri. Öncelikle film sır perdeleri ardına kurulu. Bu perdelere harika motifler veren bir kurgusu da mevcut. İzlediğim uzak doğu filmlerinin en iyisiydi. Senaryosu her ne kadar intikam tadı verse de bu film intikamdan öte acı ve sırlarla dolu bir yaşamın hikayesi… Oyunculukların hepsini aşırı derecede beğendim. Rollerini yaşayarak ve hissederek oynadıkları çok belliydi. Sahneleri de insanın içine işliyor. Aslında konuyu biraz basit tutarak film içerisinde iyi bir strateji uygulamışlar. Final, harika bir final. Old Boy'un bir diğer en önemli özelliği ise şu: Acımasız! O derece acımasız ki, ortada gözle görülür herhangi bir işkence olmamasına rağmen, bugüne kadar gördüğüm bütün işkence filmlerinden daha keskin bir işkenceye sahip. Bunun içine testereyi, işkence odasını vs. katabilirsiniz. Old Boy'daki vicdani darbeyi hiçbirisinin başarması pek mümkün değil. Takdir etmeli, tüm bunları başarmak o kadar kolay bir iş değil. Bu noktada oyuncu Min-sik Choi Oscar'lık bir performans sergilemiş. Filmin bu kadar başarılı olmasında Choi en büyük paya sahip diyebiliriz. Çok farklı başlayıp, bambaşka bir şekilde filmi bitiriyor Min-sik Choi. Ve film içerisinde de adeta şekilden şekle giriyor.

"İster taş olsun, ister kaya; ikisi de aynı şekilde batar suya."

Artık ters köşe filmlerin ortada cirit attığı bir dönemde, izleyicinin yönetmenden daha cin olduğu bir dönemde, filmlerin ilk 20’nci dakikasında sonunu rahatlıkla kestirilebildiği bir dönemde. Öyle bir çelme takıyor ki bu film! Her sahne sizi sona hazırlıyor aslında. Hemen hemen her sahne, siz film bittikten sonra, daha uzun süre filmin etkisinde kalın diye yapılmış adeta. İntikamın işlendiği filmler arasında bu en sağlamıdır. En kafanıza kurşun sıkandır. Muhtemelen her bünyede aynı etki olmayacaktır ama ben yine de şiddetle tavsiye ediyorum. Şimdiden iyi seyirler.