Neden bunları yazıyorsam, kimsenin kimseyi dinlemediği bir zamanda neden yazar ki insan? Neden konuşur, neden ağıt yakar kadınlar duyanının olmayacağını bile bile...
Sorumlusu kim ya da kimler gibi sorular sormayacağım, zaten zamanı değil bazı soruların... Üstelik hangi sorunun cevabını bulabildik “bulabildik mi?” bir ülke ki bazıları Karun gibi zengin, bazıları...
İbrahim söyle onlara, çocukların kadınların annelerin yoksulların en çok kaybettikleri çaresiz kaldıkları, kimi zaman çokça öldükleri öldürüldükleri aç bırakıldıkları şimdilerde, bu kadar yalan söylem...
Elbette can sıkıcı sözler etmeye çalıştığım bunu biliyorum... Ama yine biliyorum gerçekleri söylemek de insanlığa dahildir... Evet, kimse üstüne alınmıyor doğru, ama yaşadığımız zamandan ya da çağdan...
Biraz konuşalım mı, konuşalım gönlün razı gelirse tamam derse, mesela günde kaç kez kendinle göz göze geliyorsun kendinle, kaç kere bile isteye bakıyorsun gökyüzüne? Gökyüzünün sana göz kırptığı oluy...
Günümüzde gerçekleri düşünmek, bunun için zaman ayırmak, mesela neden benim ülkemde bunca haksızlık -adaletsizlik var demek, arka sokaklar neden bu kadar yoksul demek...
Ben de etmesine yeni sözler ederim de, bulurum da yeni konular, daha önemli buluyorum insanlardan, insanların hayatından söz etmeyi. Kadınların, annelerin, saçlarına anne eli değmemiş kızlardan söz et...
Evet, bilerek ve üstüne basarak yazdım kokuşmuş bir düzen, yalnızca hırsızlara, talancılara, merhamet yoksunlarına, hak hukuk bilmezlere yarayan, hizmet eden... Ne sevgiye yer var ne insan kalmaya, ne...
İnsanlığa susamak barışa susamak kardeşliğe ve iyiliğe susamak, hasretini
En yüksek sesle ve nasıl inanıyorsam öyle söylemek adına, canhıraş sözler etmek çağrılar yapmak adına...