Kıymetli okurlarım,  Günümüzün en büyük kişisel ve sosyal sorunlarından biri olan bağımlılıkla mücadele edebilmek için öncelikle bağımlılığı tanımak gerekmektedir. Peki bağımlılık nedir ? gelin hep birlikte bu konuyu inceleyelim.

Bağımlılık; kişinin kullandığı bir madde, alkol, nesne veya yaptığı bir davranış (eylem) üzerinde kontrolünü yitirmesidir. Kontrolsüzce kullanılan her madde ya da gerçekleştirilen her davranış bağımlılık oluşturma riski taşır. Kişiler hayatta birçok şeye karşı bağımlı olabilir. Örnek: madde, alkol, sigara, kumar, teknoloji, herhangi bir eşya veya davranış.

Amerikan Psikiyatri Derneğine göre insanların kimyasal veya davranışsal bağımlılıklar geliştirmesinde iyi hissetme, daha iyi performans sergileme arzusu etkili olur. Kimyasal bağımlılıklar çoğunlukla kişinin isteyerek maddeyi kullanmaya karar vermesiyle başlar. Birey bağımlı olma arzusuyla madde kullanmaya başlamaz; ancak maddeyi tekrarlayan biçimde kullandıkça madde kullanımı üzerindeki kontrolünü kaybeder. Günlük yaşam işlevlerini bozduğunu fark etmesine rağmen kişi kendini madde kullanmaktan alıkoyamaz. Böylece madde kullanımı, gönüllü kullanımdan zorunlu kullanıma doğru evrilir.

Amerikan Psikiyatri Derneği tarafından belirtildiği üzere bağımlılık durumunda beynin yapı ve işlevlerinde bazı değişiklikler ortaya çıkar. Bu değişikliklere bağlı olarak, kişinin duygu durumunda, düşünce ve davranışlarında bozulmalar görülür. Beyin görüntüleme çalışmaları; beynin özellikle yargılama, karar verme, öğrenme, hafıza ve davranışsal kontrol ile ilgili alanlarında bağımlılığa bağlı olarak sorunlar olduğunu gösterir.

Bağımlılık Nasıl Oluşur?

Bağımlılığa neden olan faktörler incelendiğinde bağımlılığın nedeni olarak tek bir etkenden söz etmek güçtür. Bağımlılık için birçok etken söz konusu olabilir. Psikolojik ve biyolojik etkenler bağımlılık sürecini etkilemektedir. Kişi ilk olarak merak ve korku duygusu ile kullanımı denemek isteyebilir. Merakla birlikte bir kereden bir şey olmaz düşüncesi ile kullanım gerçekleşir. Bağımlılık beyinde dopamin adlı nörotransmiteri etkilemektedir. Dopamin; düşünce, his, motivasyon, hareket, dikkat ve karar verme gibi birçok temel fonksiyonel süreçte yer alır. Kullanılan maddeye bağlı olarak kullanım sıklığı, kullanım süresi, kullanılan madde türüne göre değişiklik gösterse de dopamin hormonunun kullanım sürecine bağlı olarak zarar görmesi sonucu beyin doğru şekilde çalışamamaya başlar ve bağımlılık ortaya çıkar. Bundan dolayı bağımlılığı bir beyin hastalığı olarak ele alabiliriz.

Bağımlılıkla Mücadele ve Tedavi

Bağımlılığın ruhsal ve davranışsal yönleri olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Örneğin bu yönler alkol etkisinde veya alkolün etkisi geçtiğinde ortaya çıkabilmektedir. Hastanın bağımlılık kriterine göre planlanan psikolojik müdahale ile baş etme becerileri, öfke kontrolü, aile görüşmesi, motivasyona yönelik çalışmalar ve kişinin sürecine uygun terapi yöntemleri uygulanmaktadır.  Bu kapsamda bireyler bağımlılık eğitimlerini almış ve bağımlılık terapisti olarak çalışan psikoterapistlere ve yine bağımlılıkla mücadele kapsamında ilaç tedavisi ve yoksunlukla ilgili durumların kontrolü için Psikiyatrlara başvurabilirler.

Bağımlılık ve Yeşilay 

Bu noktada ülkemizde 5 Mart 1920 den bu yana faaliyet gösteren Yeşilay ve ücretsiz hizmet verdiği danışan birimleri YEDAM ülkemizde bağımlılıkla mücadeledeki en büyük gücümüzü oluşturmaktadır. Bölgesel olarak yatılı birimleri de bulunan Yeşilay bu konuda öncü ve bir ekol niteliğindedir. 

Dikkat

Bağımlılığın çok geniş bir yelpazesi vardır ve insanlar bu durum deneyerek başlamaktadır. Aslında hepimiz doğduğumuzda temiz bir sayfaya sahipken bağımlılık sonrasında bu sayfa kirlenir ve bağımlılıklar hayatımıza bir pranga vurur. Sonrasında ise ben bağımlı değilim istesem bırakırım bir yıl hiç içmedim ben hiç bir şeye bağımlı olmam cümlelerini takiben, çok seviyorum bunu benim de zararlı alışkanlığım bir tek bu var onsuz da olmuyor cümleleri gelecektir. Nihayetinde tedavi süreci gerçekleşmeyen bireylerin yüksek oranı bıraksa bile relaps yaşamaktadır ve tekrar o bağımlılığa dönmektedir. Bu yüzden tedavi sürecine uymalı ve tekrar kayma yaşamamak için dikkatli olmalıyız.