Zaman içinde bulardan da söz etmek gerek diye düşünüyorum... İnsanımızın bir kısmının taşıdığı endişe, ben bunu böyle yaparsam burada durursam hakkı söylersem herkes için adalet istersem...

Efendiler tamam yöneticiniz elinizde kimi yetkiler var da, ama siz bu ülkeyi bu şehirleri dağları ormanları kendinizin sanıp talan ediyorsunuz, hak hukuk tanımaz oldunuz, haramı helali unuttunuz...

Nasıl unuttuysanız fakirleri yoksulları içine ekmek girmeyen evler, unuttunuz, yerinde harcanmayan her kuruşun hesabının sorulacağını öteki dünya da, yani hesap gününde...

Veya himayenize yetkinize verilen paraları har vurup harman etmenin olmadık yerlere harcamanın bir hesabının olacağını en azından öteki dünya da...

Evet ikide bir öteki dünya deyip duruyorum da, başta yöneticilerimizin idarecilerimizin  “yani ülkeyi yönetenlerin şehirleri yönetenlerin” çoğunun ötekidünya diye bir dünyanın varlığını unutmuş gibi davranıyorlar...

Unutmamış olsalardı, bu kadar çok haramzade olurlar mı, bu kadar çok talan ederler mi halkın parasını pulunu olup olmadık yerlere, hem de insanımızın en az yarısının büyük sıkıntılar içinde olduklarını bildikleri halde?

Halkın sıkıntılarını bildikleri halde tanımlaman doğru olmayabilir, bilselerdi bu kadar zalimce davranmazlardı ahaliye, öyle değil mi?

Ve asıl diyeceklerimiz...

Asıl diyeceklerimiz ey insanlar, ey Müslümanlar şairler yazarlar gazeteciler, asıl diyeceklerimiz...

İnsan olarak vazifemiz Müslüman olarak bir şair bir yazar bir gazeteci bir imam bir müezzin olarak asıl vazifemiz...

Hatta bir doktor bir öğretmen olarak asıl vazifemiz, kimin ne diyeceğine bakmadan kınayıcıların kınamasına aldırman insanca Müslümanca haller içinde olmak, her zaman doğrunun yanında yanlışın karşısında olmak...

Asıl vazifemiz kim haksızlığa uğrarsa onun hakkını savunmak kim zulme uğrarsa onun yanın da durmak ve asla alkış tutmamak hakkı hukuku adaleti talan edenlere kim olursa olsunlar...

Gazeteci arkadaşlar...

Yazar arkadaşlar...

Kızsanız da kızmasanız da söyleyeceğim, asılvazifemiz doğrunun hakkın hakikatin gerçeğin yanında olmak...

Kimliğine bakılmadan kim haksızlığa uğruyorsa onun yanında olmak, haksızlık yapanların karşısında olmak gücüne makamına yetkisine bakmadan...

Sözün izzetini kirletmemek, kalemin izzetini yüce tutmak, yüce tutmak hakkın haklının izzetini...

Her kez sözden payına düşeni alsın diye böylesine daldan dala bilerek atlıyorum bilginiz olsun...

Güç sahipleriyle servet sahipleriyle değil, hakkıyenilenlerle, yoksul bırakılmışlarla, acı içinde bırakılmış babalar annelerle yan yana yürümek gerek, eğer bir yol yürünecekse...