Sonunda geldiğimiz yeri anlatmak adına böyle misaller getirmek zorundayım, keşke bu kadar çaresiz olmasaydık keşke aklımızdan geçenleri ya da itiraz etmek istediklerimizi itiraz edebilecek özgürlüğümüz olsaydı...
Ama yok, bakmayın ülkeyi idare edenlerin biz özgürlükten yanayız diye
nutuk atıp tuttuklarına asla değiller... Onların özgürlük anlayışı sadece
kendilerini kutsamak adına söylenen sözler kim söylemiş olursa olsun...
Şahanesiniz her şeyi iyi yapıyor doğru yapıyorsunuz derseniz, hep siz
kalmalısınız ülkenin başında siz idare etmeli ve asla gitmemelisiniz
derseniz, evet bunları söylemek için sonsuza kadar özgürsünüz hatta iyi bir
yazar iyi bir vatandaşsınız onların gözünde...
Evet, mesela şimdi ben Halife Ömer zamanında yaşasaydım çekinmeden
sorabilirdim “Bu kazancı nerden nasıl edindin diye, sorabilirdim üstündeki
elbise kimsede yokken sen nerden buldun diye...
Halkın zor karnını doyururken sen neden iki kap üç kap yemek yiyorsun
diye, gerçi Ömer Öyle bir şey yapmadı da, yapmış olsaydı sorabilirdim kesin
çekinmeden başıma bir şey gelir mi diye düşünmeden veya korumaların
hışmına uğrar mıyım endişesine kapılmadan...
Hani meşhur koca karı Ömer hikâyesi var ya...
Zorda olan evinde yiyecek yakacak sıkıntısı çeken yaşlı kadına “bir şeyler
götürdüğü zaman un falan işte” ve kendisinin Halife olduğunu söylemeden
yaparken bunları der ki yaşlı kadına...
Sen der, sen bu durumunu içinde yaşadığın sıkıntıyı Halife Ömer’e ilettin
bildirdin mi deyince; yaşlı kadın Mehmet Akif’in deyimi ile kocakarı “hayır
der, neden ben bildireyim, benim halimi bilmeyecekse neden Halife oldu
Ömer der...
Günümüze gelirsek ve Ömer’e söylediklerimizi Sayın Cumhurbaşkanına
söylemek mümkün mü, nerden buldun demek mümkün mü? Mümkün mü
halkının yarısı zorluklar içindeyken, sefalet içindeyken evinde tencere
kaynamazken bunca israf bunca nimet bunca çok yeme içme doğru mu
desek başımıza neler gelmez?
Sokaklar yaşlı insanların emeklilerin yalnızlığı çaresizliği ile dolup taşarken
“Sayın Cumhurbaşkanımız külliyende bunca şatafat saltanat neyin nesi?”
desek akşama cezaevine yollanmaz mıyız?
Üstelik Cumhurbaşkanımız bizim önderimiz rehberimiz liderimiz Allah
Resulü deyip dururken Müslüman kardeşliğini önemsediğini söyleyip
dururken bir kardeş olarak bile yukarıdaki sorulardan bir tanesini bile
sorma hakkımız var mı, gerçekten bizler özgür bireyler miyiz ülkede?
Elbette bu ve benzer binlerce soru var sorulacak bizleri yönetenlere de,
soracak kadar özgür değiliz, soracak kadar birey de değiliz, yarınımızdan
endişe duyan insanlar haline geldik getirildik..
Kimseleri kınamıyorum, neden gerçekleri konuşamıyoruz diye
sormuyorum da, bu karanlık sistem gerçeklere konuşmaya asla razı olmaz
müsaade etmez...
Neyse...
Hoşça kalın... Siz yinede yüreğinizi aydınlık tutmaya çalışın, tamam şimdi
olmadı da, inşallah bir başka bahara deyin umutlarınızın gerçek olması
adına...