Böyle bir soru ne kadar doğru bilmiyorum, mesela aranızdan biri çıksa dese “Nerden biliyorsun?” bu yolun sonunu cennet olduğunu dese ne derim acep? Bunca bildiğim varken bu konuda susar mıyım? Yoksa, “Kardeş bundan daha güzel bir yol mu var cennete gitmek için mi?” derim, şimdilik tam bilmiyorum...
Yazmak, söylemek, hatırlatmak istedim...
Ne olur ey kent ahalisi, ne olur ey insanlar, İslamcı arkadaşlar, solcu arkadaşlar ve gazeteci arkadaşlar, ne olur...
Nasıl bir sesleniş ama...
Ne olur ey cami cemaati, ey öğretmenler ne olur, bu sıcak günlerde, bu cehennem gibi havalarda sokaklarda yaşayan canlılara, kedilere, kuşlara, köpeklere yoldaş ol, arkadaş ol, onları sulama gibi aç kalmamalı gibi duygularımız olsun...
Hakları olduğu için öne aldım, hele kedilere, ne olur onlara sahip çıkalım, onları susuz bırakmayalım. Onların susuz kalmalarına göz yummak caniliğin bir başka halidir diyeceğim kızmayın...
Onlar yeryüzünün dilsiz küçük melekleridir, onlar insanı merhametli olmaya çağıran varlıklardır, eğer dilinden anlarsak...
Ya da Tanrı’nın bize emanet ettiği özel hediyeler...
Ve dinlersek Rahmet Peygamberi’nin bu konudaki sözlerini, anlayacağız. O canlılara merhamet etmek, aç bırakmamak, susuz bırakmamak cennete giden yolu bulmuş olmaktır...
Bakmayın siz merhamet yoksunu bazılarının “Sokaklara mama bırakmak kedileri tembelliğe alıştırmaktır” dediklerine. Ne olur özellikle bu günlerde onlara zaman ayırın para ayırın, onlarla ilgilenin, konuşun, onları derdini dinleyin, onları dinlemeyi seçerseniz en güzel sözleri edeceklerdir size...
Bir kadından söz eder Aziz Nebi...
“Kendinin su içtiği kuyunun başına gelen, susuzluktan dili dışarı sarkmış bir köpeği gören o kadın, yaşmağını kuyuya uzatır sonra yaşmağını sıkarak köpeğin susuzluğunu giderir...”
“Bunu yaptığı için cennete gitti” der...
Ne olur bu günlerde sokaktaki canlıların susuz kalmaması için, aç kalmaması için daha hassas olalım...
Mesela ben her gün bazılarına göre böyle saçma yazılar yazıyorum ya, sahi siz ne dersiniz diye sorsam bir cevap veren olur mu, yoksa zaten kimse okumuyor mu yazılanları?
Ve ben neden soruyorsam?
Veya evet, veya ülkenin en çok okunan yazarları diye bir şey vardı eskiden genelde itibarlı insanlardı. Kimileri varsıl mı varsıl... Varsıl olmak her zaman itibar görmüştür ülkede neden görmüşse, hem de her konuda...
Söyleyeceğini doğrudan söylemeyip de böyle dolanıp durmak da, endişe taşımaktır içinde. “Acaba birileri ne der?” demek gibi düşünceler...
Birilerinin gölgesinden kurtulamayan bir toplum olduk, birileri ne derse inanan...
Boş verin benim ne dediğime, Alanya’da gazetelerin, yazarların ne yazdığını takip eden var mı içinizde? Hepsi masal anlatıyorlar desem ne dersiniz?
Evet, masal anlatıyorlar ve kimin yanında olsam, kimin sofrasına, hangi siyasetçinin, hangi beyaz adamın gönlüne girsem...
Hiçbirinin umurunda değil kiraz çiçekleri ne zaman açacak, açınca ne olur, ülke düzelir mi, ekmek girmeyen evlerin sayısı azalır mı?
Neden bazı fırınların girişinde askıda ekmek var?
Askıda ekmek bulmaya ihtiyaç duyan insanları varlığı kaçımızı endişeye koyuyor? Mesela kentin müftüsünün, Belediye Başkanının veya Kaymakamının canını sıkıyor mu?
Neyse selam aydınlığı dilerim her birinize...