Havalar soğumaya ve yavaş yavaş eve çekilmeye başlamışken, ister istemez kendi içimize dönüyoruz. Evde kendimizle daha çok vakit geçirmeye başladığımızda, bazı şeyleri fark etmeye başlıyoruz. Ev içerisinde iletişimimizin ne kadar az olduğu ve kendimizi ne kadar görmezden geldiğimiz; ilk gözümüze çarpanlar olabilir. Ancak tüm bunların dışında daha önemli bir detay var: çalışmadığımız zamanlarda ne yapacağımızı da bilemiyoruz.

Günlük rutinlerimiz içerisinde sürekli olarak koşturma içerisindeyiz. Bu rutinler ve koşturmacalar bizleri oyalıyor gibi görünüyor. Havalar soğumaya başlayınca da dışarıdan daha çok ev içerisinde zaman geçirmeye başlıyoruz. Hal böyle olunca da ev içerisinde bizi oyalayacak bir şeye ihtiyaç duyuyoruz. Televizyon, telefon veya tabletler imdadımıza yetişiyor. Herhangi bir çaba harcamadan zaman bir şekilde geçiyor teknoloji sayesinde.

Şanslıysanız ev içerisinde sizi sevgi yumağı ile sarmalayan yakınlarınız vardır. Şanslı değilseniz kırıp dökülen ve birbirine zarar veren insanlarla birlikte olabilirsiniz. Aynı ev içerisinde yaşadığımız her birey ile tam anlamıyla iletişim kurup anlaşabiliyor muyuz gerçekten? Ev dediğimiz, yuva dediğimiz yer sevgi bulacağımız yer iken bazen sadece otel gibi kullandığımız yere dönüşüyor.

Sesli bir konuşma olmasa da sürekli devam eden bir sessizlik içerisinde kendimize dönüyoruz. Kendimize döndüğümüzde de gördüğümüz ilk şey kusurlarımız oluyor. Eksik hissettiğimiz noktalar gözümüze çarpıyor. Olumsuz duygular, olumsuz düşünceler etrafında kendimizi yeniden tanımaya çalışıyoruz. Bu süreç duygusal anlamda iniş çıkışlar yaşadığımız bir döneme de işaret ediyor.

Havaların soğumasının depresyon, tükenmişlik hissi veya olumsuz duygudurum süreçleri ile dolaylı yoldan bir ilgisi olduğu söylenebilir. Bu nedenle tam da şimdi en yakınlarımızla yeniden bağ kurmaya ihtiyacımız var. Aksi takdirde kırıp döktüğümüz her hayat kayıp giden bir yıldız gibi kendisiyle boğuşacaktır. Onların yanında olmaya ve onları fark etmeye ihtiyacımız var. Özellikle gençler arasında intihar girişimi eylemlerinin arttığı son günlerde onlara daha yakın olmak ve onlarla bağ kurabilmek her zamandan daha kıymetli. Yoksa bugün kırıp döktüğümüz bir hayat, yarın karşımıza istemediğimiz bir olayla çıkabilir. Ne dersiniz, aynı ev içerisinde yaşadığımız insanları yeniden tanımak ve onları korumak için mükemmel bir fırsatımız var. Bunu iyi değerlendirelim mi?