Yaz söyle bir şey değişmiyor kimse duymuyor seslenişini oysa duysun istiyordum biriler, en azından kalbi aydınlık birkaç adam, birkaç yönetici mesela kenti yönetenler Vali Kaymakam Belediye Başkanı falan işte...

Sesini duyuramamak çok kötü bayım, ya da açım sıkıntıdayım demek o zaman çok ayıplanıyorsun ummadığın adamlar ayıplıyorlar seni, sen bunu hiç gözlemedin mi kentin sokaklarında olsun...

Sesine cevap gelmeyiş, derdin sıkıntın diye sorulmayışı çok ağır geliyor insanın yüreğine...

Haksızlığa uğradığını sanıyorsun, öylesine yazdım, binlerce insanın haksızlığa uğradığı ülke oldu ülkemiz, daha ötesini dedirtme yakma beni...

Neden diyorsun neden kimseler duymuyor, neden insan insanı duymuyor duymak istemiyor, ne kötü bir hal bu diyorsun...

Mesela kadınların annelerin çocukların sesini hiç duyan yok, ölümüne çığlık atarsan belki...

Çoğunun bahanesi hazır, başkaca diyecek hiç bir söz bulamayınca cevap bulamayınca  “gözünün üstünde kaşın var” diyorlar bahane olarak arkadaşlar...

Kimler dersen, en çok beyazların mahallesinde keyfi yerinde olanlar, kendini azıcık dindar azıcık para iman sahibi olduğunu sananlar en çok/ve...

Ve kendini  yazar çizer şair sananların çokları, genelde tuzu kurular....

Ve de dini kendi çıkarlarına uyarlayanlar, kendilerince bir ahlak inşa etmeye çalışanlar...

Kentin dağlarını ormanlarını denizlerini derelerini talan edenler çoğu, parsel parsel satanlar en güzel yerlerini şehrin...

Sana ne oluyor?

Ne konuşuyorsun görmüyor musun "gözünün üstünde kaşın var" diyorlar...

Ve yemin ederim, kaderlerine yoksulluk düşen, kaderlerine küçük yaşta ölüm düşen, tarlada tarım işçiliği yapmak düşen çocukların acıları umurlarında değil çoğunun, ama umurlarındaymış mı konuşurken görürsün sen onları kimi zaman...

Kaderlerine çaresizlik düşen kahvaltı yapmaya bir şey bulamadan okul yoluna düşen çocukların hüznü umurlarında değil...

Yemin yine 70 yaşına gelmiş kadınların çaresizlikten kendi evlerine gelip ya da varsılların evlerinde temizlik yapması cam pencere silmesi umurlarında değil.

Ülkenin çürümüşlüğü...

İnsanlığın tükeniyor olması...

Utanmanın kalmayışı, merhamet duygusunun yok olup gidişi, her gün onlarca kadının öldürülmesi, dertleri değil çoğunun...

Bakmayın kimilerinin uzun uzun din iman deyip durmalarına, yine başka bazılarının da halkçılık söyleri içinde oluşuna (ki onlar daha zalim) daha çıkarcı...

Kalbine acı dökülen kentler, kuşların yok olup gitmesi, utancından askıda ekmeğe el uzatamayan anneler çoğunun umurunda değil, gel sen onlara benzeme onlardan olma diye, bunları gündeme taşımaya çalışmam...

Neyse ötesi kalsın...

Yalan şöleni gösteriş şöleni, başkalarını ezme yok sayma, hakir görme şöleni devam ediyor güzel ülkemde...

Devam ediyor servetin paranın gücünü Tanrı yerine konması...

Ve biz buna yaşamak demeyi ret ediyorsak da, onlar sizin payınıza bu düştü yapacak bir şey yok, diyorlar...

Düşlerine bile sığmayan insanlar ülkesi işte...

Yine mi can sıkıntısı sözler ettim insan kardeş!