Herkes bir cümle kurar bazen bir söz eder ya, bende öylesine yazdım söyledim aşağıda okuyacaklarınızı...

Belki öyle insanların var olmasını arzu ettiğim için...

Şehirden özür dileyin diyorum dilemeyeceklerini bile bile hatta umurlarında olmayacaklarını...

Kimlerden mi söz ediyorum...

Şehrin beyaz adamlarından servet sahiplerinden güç makam sahiplerinden... Başlarında şehrin en önde görünenleri en çok güç sahibi olanlar “ötesini söyletmeyin”  Ankara çıkarma yapacaklar bazı isteklerini taleplerini iletecekler merkezi hükümetten ya da bakanlardan yardım isteyeceklermiş işlerin düzelmesi için daha çok para kazanmak için...

Şehrin kaç gazetesi varsa kaç gazetecisi yazarı varsa bu haberi büyük bir coşku büyük bir yalakalık içersinde veriyorlar ahaliye... Gazetelerin gazetecilerin zenginleri servet sahiplerini güç makam sahiplerini kutsamalarını iğreti bir nefretle seyretmişimdir her zaman...

Sen kendi derdine yan ey halkım şimdilerde kimse senden yana değil, kimselere güvenme inanma... Siyasetçilere gazetecilere hatta camide Müminler kardeştir diye hutbe okuyan arkadaşa bile, umurunda değil kimsenin kardeşlik falan ve içine ekmek girmeyen evler...

Tekrar edersek Ülkenin bütün şehirlerinde olduğu gibi bu şehri de, dağlarını denizlerini bağlarını bahçelerini ve toprağı  “erdemli olmaya dair ahlaklı olmaya hatta dine dair Tanrıya dair endişeleri olmayanlar” perişan ettiler...

Ve onlar hiç doymadılar ve utanmadılar ey şehir ahalisi, bunların böyle olduğunu bildiğin halde sende en çok onları kutsadın alkışladın...

Aslında bu suçun günahın ortağı bir yönüyle sensin...

Tanrıyı dinlemedin dinledin onları ve Tanrıdan çok sevdin...

İnsanların kaderi olduğu gibi şehirlerin de kaderi vardır, bu şehrin kaderi de beyaz adamların kirli elleriyle yok olup gitmek sanki...

Gazeteler Ankara ya çıkarma yapacağını yazıyorlar bu arkadaşların, tamam yapsınlar da bu çıkartma da talep edilecek olanlar ne bir de ondan söz edin efendiler...

Mesela o çıkartmanın içinde işgal edilen dağlar denizler ormanlar var mı, kaçak yapılan villaları var mı beyazların?

Kirasını ödeyemeyen yaşlılar emekliler var mı, ya da akşama yiyecek bulmakta zorlanan çocuklar?

Her yerde var olduğu gibi bunlar yok mu bu şehir de, peki kimin umurunda hani insan sevgisi hani din kardeşliği?

Hepsi çok akılı ve çıkarcılar, fakat merhametleri vicdanları insan sevgileri dibe vurmuş...

Kendilerini Tanrının mirassısı sanan zavallı çoğu, ne ölüm akıllarına düşüyor ne ahret günü...

Hoşça kalın...