Elbette ben de biliyorum her şeyin bir birine karıştığı, doğrunun, yanlışın birbirine karıştığı vakitlerde bazı şeyleri yazmanın, söylemenin, tarafı olmanın çok faydası olmayacağını ama susup durmaktan, sessiz kalmaktan, iyidir doğru bildiklerini anlatmaya çalışmak...
Yanlışlara ses çıkarmamak yanlışı desteklemektir, talana ses çıkarmamak talancılara, yalana ses çıkarmamak yalancılara destektir denir, öyle inanılır...
Yıllardır bize dayatılan düzen “sistem” haramzade bir düzen, haramzade bir sistem, her zaman güçlüleri kollayan, varsılları, sermayeyi kollayan ve parayı Tanrı yerine koyan...
Kişiliğine, kimliğine, ahlakına, kazancının haram, helal olup bakılmadan, yaptığı pis işlere bakılmadan, varsılların, sermeye sahiplerinin itibar gördüğü, saygı duyulduğu bir anlayış inşa edildi ve çoğumuz o anlayışı benimsedik...
Gemisini yürüten kaptan falan işte...
Kimse sorgulamıyor o gemi gerçekten onun mu, çaldı mı, çırptı mı, yakıtı nerden geliyor, tayfaları kim, tayfaların hakkı veriliyor mu?
Mesela dün ülkenin Cumhurbaşkanı çoluk çocuk, torunlar, hanımefendi, oğullar devletin uçağına doldular Almanya'ya maç izlemeye gitti... Tamam, gitsin de bu gidiş ülkenin bir işini halletmek için değilse, harcanan paralar helal midir, diye benim aklıma düşüyor...
Ki, ülkede birçok insanımız, vatandaşımız, kardeşimiz, emeklimiz, annemiz büyük bir geçim darlığı çekerken doğru mudur bu işler diye insanın aklına düşüyor...
Hele israfın çok günah olduğunun tartışıldığı bu günlerde... Durmadan tasarruftan söz edildiği, bunun gerekli olduğunun söylendiği günlerde...
Farkında mısın bu ve benzer soruları soracak hiçbir merci yok ülkede, sorsanız bile Allah için cevap verecek bir merci, kurum yok...
Diyanet mi?
Diyanet artık dinin değil, iktidar sahiplerinin gönlünü yapma peşinde. Zira herkes bilir oldu en çok israfı, talanı Diyanet kurumu yapmakta, yazmaktan söylemekten hicap duyuyor insan...
Bağırıyoruz, sesimizi yükseltiyoruz, çığlık atıyoruz duymuyorlar, duymayacaklar da...
Kısacası yöneticilerimiz bir acayip...
Çok benciller, çok kibirliler, çok üsten bakıyorlar halka... Hepsi ama hepsi, sanırım başkaları gelse de öyle olacak, sanırım hiçbir şey değişmeyecek gibi, sizce değişir mi?
Canım acıyor diyorsun duymuyorlar, açım diyorsun duymuyorlar, geçinemiyorum diyorsun duymuyorlar, hiç duymuyorlar...
Yalnız Ankara’dakiler değil yerelde de duyan yok inan duyan yok... Çünkü mevcut sistem onlara öyle davranmalısın diyor, sistem “düzen neyse” insanı sevmiyor, yoksulları sevmiyor, mazlumları sevmiyor...
Hatta doğru yaşayanları, doğruluk üzere olanları, yalan söylemeyenleri, haram yemeyenleri, harama el, gönül uzatmayanları sevmiyor, bu sistem bilmem anlatabildim mi diyeceğim de, anlatılacak gibi değil, çok zalim, çok dolandırıcı, çok yalancı, çok riyakâr bir sistem...
Ben sistem dedim durdum da sen anla işte...
İşte her şeye rağmen iyiliği çağırmak adına, doğruluğu çağırmak adına, iyi adamlar, iyi kadınlar adına, çocuklar adına, kuşlar adına...
Ve sokak kedileri adına, açların hüznü bitsin diye, her insan yaşarken mutlu olsun diye böyle sözler edip duruyoruz...
Bazı arkadaşlar saçma bulsalar da...