Şeyhim sakın günah falan deme isyanlardayım ve öfkem büyük... Acım ne kadar büyükse öfkem o kadar büyük, bu dünyaya; dünyaya çeki düzen verenlere...

Ve ülkemizi...

Yeryüzüne gökyüzüne akıllarınca çeki düzen verenlerin her birine isyan ve öfke doluyum... Gerçeği söylemeyen hakikati örtbas eden din anlattığını sanan insanlara da...

Kimlikleri kim olursa olsun...

Allah’ı ciddiye almayan ama Müslüman olduğunu iddia eden, haksıza haksız, zalime zalim demeyen,  çıkarını din haline getiren kim varsa...

İnsanı sevmedikleri halde seviyor gibi sözler söyleyen siyasetçilere, kenti talan eden, dağları talan eden, talancılara destek veren, önceliği kendi cebini doldurmak, kendi çıkarını kollamak olan yerel yöneticilere de...

Kimlikleri kim olursa olsun...

Kim varsa çocukların ölmesine öldürmesine sus pus olan, zalimlere bahane bulan, katillere bahane bulan, hepsine isyan ve öfke doluyum...

Evet, öfke doluyum ve isyanım var...

Yönetici olduğu şehrin fakirlerinden yoksullarından kimsesizlerinden haberi olmayan, onlara surat asan yüz ekşiten ciddiye almayan sözde yöneticilere...

Milletvekillerine...

Daha başka yönetici olan kim varsa...

Kentin müftüsü dâhil, dahil Diyanet İşleri Başkanı...

Sakın yapma, günah deme...

Uçsuz bucaksız bir yoksulluk, uçsuz bucaksız bir çaresizlik ahalinin çoğunda, ve efendiler hiçbir şey yokmuş, her şey yolundaymış gibi har vurup harman ediyorlar milletin ortak parasını...

Ne Allah korkuları var ne ahret endişeleri... Kendilerini Tanrı’nın seçkin oğulları, kızları sanan insanlar, ayaküstü bin yalan söyleyen...

Ülkenizin her yanı böyle şeyhim... Daha önce hiç olmadığı kadar talan her yerde, dağlarda, denizlerde, derelerde...

Haksızlık her yerde, adaletsizlik her yerde ve her yerde gösteriş, reklam, savurganlık...

Ne yapalım hep susalım mı, görmezden mi gelelim fakirlerin ne halde olduğunu, kimi evlerde acı acı üstüne olduğunu?

Allah sormaz mı, neden sustunuz, neden görmezden geldiniz diye?

Hani, “Haksızlık karşısında susmak dilsiz şeytan” diyordu yüce Resul, duymayalım mı O’nu?

Ha bir de yazarlar, gazeteciler, şairler var şeyhim! İşleri, güçleri, güçlüleri kutsayan, onlardan çıkar bekleyen ve asla doğruyu yazıp söylemeyen...

Hepsine öfke doluyum, isyandayım...

El ele verip maviye hasret bıraktılar insanı, huzurumuzu elimizden aldılar kalbimiz yara bere içinde...