Kimsenin kimseyi dinlemediği zamanlar diyeceğim de tam öyle değil... Ve sen ey halkım ve ey kent ahalisi kendinden güçlü kim varsa onları dinlemeye devam ediyorsun, sanıyorsun ki onlar sana yalan söylemezler. Oysa en çok onlar yalan söylüyor...

Bunu ne zaman öğreneceksin, ne zaman öğreneceksin onların helal, haram sorunu olmadığını?

Çünkü onlar seni kandırdıkça, sen de kandıkça kendilerini hep güçlü hissediyorlar. Kendi yarınlarını, çocuklarını yarınlarını garanti altına almak için ellerinden gelen bütün gayreti gösteriyorlar...

Yok, hayır, hayır kimsenin gücüyle makamı ile parası serveti ile kavgalı değiliz. Muradımız hakkı, haklıyı savunmak, muradımız sormak, neden ülkede ya da kentlerde birileri bunca varsıl iken başka birileri ölümüne yoksul?

Neden yoksul insanların çokluğu rahatsız ermiyor sizi diyoruz kimilerine ve başka kimilerini neden bazı çocukların yüzünde hep hüzün var?

Ve sormaya devam ediyoruz duyarlarsa, “Ey efendiler, ey yöneticiler, ey güç yetki sahipleri “Allah için söyleyin, ülkede hakça bir paylaşım var mı” yoksa buna gönlünüz nasıl razı oluyor?

Ve kaçınızın bilgisi var kentte tenceresi kaynayan evlerden eğer halk diye, insan diye, insanlık diye bir derdiniz varsa?

Bunları da mı demeyelim bu kadar da mı olmasın isyanımız?

Ve aslında birçok şeyi sen de biliyorsun ey insan, sen de biliyorsun kentin yetkilisi olmak için veya Belediye Başkanı olmak için koşu içinde olanların ne dolaplar çevirdiğini (veya milletvekili)ne yanlışlar yaptıklarını, yetimin, yoksulun malına nasıl el koyduklarını, talan ettiklerini de görmezden duymazdan geliyorsun veya geldin...

Yani kısaca dersek seni ve halkı güzellik uykusuna yatırdılar. O zaman daha güzel anlatıyorlardı masallarını, ne yazık ki sen o anlatılanları gerçek sandın çoğu zaman...

Oysa yanlışa yanlış demek insan olmaya dahildir...

Bak seninle konuşmaya çalışıyorum ey insan, ey kent ahalisi seninle dertleşiyorum, yanlışlara karşı çıkman gerek diyorum hakkı savunmak, haklının yanında olmak, erdemli olmanın şartlarındandır diyorum...

Bak bizi kandırıyorlar diyorum. Güç sahipleri hep aynıdır, birbirlerinden farkları yoktur diyorum, ama sen yine de onları dinlemeyi seçiyorsun, beni üzen senin bu tutumun diyorum...

Ne yaparsak yapalım, ne kadar çok yaşarsak yaşayalım, ne kadar servet sahibi olursan ol, bak ölüm var diyorum...

Ölüm insanın en yalnız kaldığı günün başlangıcı... O gün yanında olduklarının, alkış tuttuklarının, tarafında olduklarının hiçbiri yanında olmayacak. Bunu unutma diyorum...

İster inan, ister inanma hesap günü diye bir gün var. İşte orda seninle sadece doğru yaptığın işler, doğru söylediğin sözler, belki yardım ettiğin yoksullar sana yoldaş olacak diyorum...

Oğlunmuş, kızınmış, eşinmiş hepsi peşini bırakacak, yalnızca yaptığın doğru işler elinden tutacak diyorum kardeşçe...

Yalancılarla yoldaşlık yapma, kötülere, zalimlere dertsek verme, harama meyil etme deyip durmam bundandır...

Umarım anlatabildim?