Üçüncü bir göz... Dan Kwan sunumunda bir aile draması... Yine çatışan kuşaklar, birbirini anlamamazlıklar... Anne ve onun tarafından kuşatılmış ev ahalisi; görünürde küçük olan bu ev, üçüncü gözle bakıldığında giz dolu bir evren...

 Aşama aşama bir kendini gerçekleştirme sürecini içerdiğini düşünüyorum filmin. Yönetmen Kwan, bir gün koltuğunda oturup bulmaca çözerken aniden Maslow! diye bağırıp onun ihtiyaçlar hiyerarşisini kaleme almak istemiş olmalı... Üstelik bazen sevgi, ait olma ve sevilme basamağının, fizyolojik gereksinimlerimizden bir tık üstte olabileceğini bir köşeye yazarak çekmiş filmi Dan Kwan...

 Ne anlatmak istiyorum? Burada oturup aksiyondan, görsel efektlerden, çekimlerden bahsederek filmin anlatısından, mesajından uzaklaşmak istemiyorum; tüm bunlar, zaten yeterince "sevgi, koşulsuz kabullenme, değer verme" basamaklarını, mesajını destekliyor... Nitekim Eveliyn'in onca aksiyondan sonra birden durulup bir sirk maymununu andırır biçimde herkesi okşaması, sarılması ile Dan Kwan'ın bilmecesi çözülüyor. Evrenin anahtarı bulunuyor... Karmaşanın çözümüne ulaşılıyor. Çok basit çözüm: Bazen sevmek, bazen özür dilemek... Tüm bu duygu yoğunluğu ile birlikte kızına sarılan, onu tüm koşullarda kabul eden Evelyn işte sunulan korkunç kabusun güller açan finalini temsil ediyor.

Her şey her yerde aynı anda filminin yorumunu burada bitiriyorum. Ama bir şeyler daha eklemek istiyorum. Üçüncü göz imgesini izleyenler görmüştür. Bazen iki gözün yetmediği, erişemediği koşulların altında ezilir buluyoruz kendimizi. Burada üçüncü bir göz devreye giriyor; sadece sevgi. Diğer gözlere eklendiğinde, her şeyin kontrol altına alındığını, sanki evrenin sırrını çözüyormuş hissi verdiğini anlıyoruz. Ki film içerisinde 5 dakikada olan biten de bunlardı diye düşünüyorum. Aksiyon sahnelerinin ardına gizlenmiş, bir sopanın yüzeyinde yer alan plastik bir gözdü üçüncü olan... Evelyn'in tek yapması gereken ona ulaşmaktı... Aslında gayet kolay bir yerdeydi o göz... Tuttuğu sopada... Aslında gayet kolay bir yerdeydi o göz... Kalbinde!