Prostat kanseri dünyada ve ülkemizde önemli bir sağlık sorunu. Araştırmalar, ülkelerin yüzde 60’ında erkeklerde en sık görülen kanser türü olmasının yanı sıra Batı ülkelerinde bir erkeğin yaşamı boyunca prostat kanserine yakalanma olasılığının yüzde 12,5 olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla her 6-8 erkekten biri bu hastalıkla tanışıyor. Ülkemizde ise erkek kanserlerinde 2. sırada yer alıyor. Türkiye’de ilk teşhiste her yüz hastanın 30’unda hastalığın prostat dışına çıktığı, yani teşhiste önemli bir
Prostat kanseri batılı ülkelerde erkeklerde kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ikinci sırada bulunuyor.Tüm dünya için çok önemli bir sağlık sorunu olan prostat kanserinin, insanlarda yaşam süresinin giderek uzamasıyla çok daha yaygın bir hastalık haline geleceği düşünülüyor.
1. Erken tanı mümkün ve hayat kurtarıyor
Bu kan testinin yüksek çıkması kişide prostat kanseri olabileceğini düşündürür. Ayrıca erken yaşta bakılan değerler, bu kişinin özelinde prostat kanseri için ne kadar risk taşıdığını bize gösterir; takip buna göre planlanır. Önemli olarak, PSA düzeyi kanser harici nedenlerle de yükselebilmektedir. Erken tanı açısından 2. tarama yöntemi ise üroloji hekiminin yaptığı prostat muayenesidir. Burada prostatın kıvamı prostat kanseri açısından değerlendirme yapma olanağı verir. Şüpheli durumda öncelikle bir MR görüntüleme yapılır ve gerekirse biyopsi ile kesin teşhis yoluna gidilir.
2. 40 yaş sonrası mutlaka tarama testi yaptırın!
Günümüzde 40-50 yaş arasındaki erkeklerin PSA testi yaptırması ve prostat muayenesi olmasını öneriyoruz. Böylece hem kişinin mevcut durumunu, hem de ileriki yaşantısında prostat kanseri riskini tespit ediyoruz ve bundan sonraki takip sıklığımızı da buna göre ayarlayabiliyoruz. Prostat kanserinin kesin tanısı PSA testi ve/veya muayenedeki şüpheden yola çıkılarak prostat biyopsisi ile konuluyor. Son yıllarda kullanımımıza giren MR-US füzyon biyopsi teknolojisiyle, prostat biyopsisini çok daha isabetli olarak yapabiliyoruz.
3. Bu şikayetlerinizde hekime başvurmayı ertelemeyin!
4. Yaşam biçiminize dikkat edin
Ailede iki veya daha fazla birinci derecede akrabada hastalığın bulunması durumunda ise bu oran 5- 11 kat arasında artış gösteriyor.
Bu konuda; şişmanlıktan kaçınmayı, sigara içmemeyi, Akdeniz tipi beslenme tarzını benimsemeyi ve düzenli egzersiz yapmayı öneriyor.