Neden hep meydanlardayız?
Çalışanların özlük hakları talepleri, Siyasi kuruluşların protesto ve hak arayışları için,
toplantı ve yürüyüşleri, dernek ve sivil toplum kuruluşlarının hak arayış ve destek
talepleri ve çoğaltabileceğimiz diğer eylemler.
Belki eylem, yapanların yasalarla verilmiş haklarıdır.
Ama bunlar günlük hayatın akışını etkilemekte ve zarar vermektedir.
Bu eylemlerden önce, diğer yasal yollar tüketilmiş midir?
Haklı taleplere saygı duyarız. Ama diğer yasal hak isteme yolları
tüketilmeden eylem yapılıyorsa, yanlış. Çünkü sokaktaki her eylem toplumu
çok farklı alanlarda etkilemektedir. Eylem eğitimde ise; okula gidemeyen çocuk,
sağlıkta ise; muayene olamayan hasta, Fabrikada ise; durdurulan üretim, yollar kapatılmışsa; gideceği yere
vaktinde ulaşamayan araç ve yolcular, Eylemlerde kaybolan işgücü kaybı ve ekonomik kayıplar,
hatta yaya giderken yoldan evine geçemeyen yaşlı, engelli ve hastaların çektiği sıkıntılar.
Ve sayamadığımız çok sayıda hizmet, aksamakta veya aksatılmaktadır.
Ayrıca toplumumuzun değişik kesimleri etkilenmekte, hatta gerginlikler yaşanmaktadır.
Taraflara düşen sağduyulu olmak, hak arayışlarını yasal platformlar ve yasal zeminlerde yapmaktır.
Gerginliklerin kimseye faydası yoktur. Aynı apartmanlarda oturuyor, aynı fırından ekmek alıyor,
aynı dolmuşa biniyoruz. Çocuklarımız aynı okullara gidiyor, aynı hastanede tedavi oluyoruz.
Birlikte olmaya devam edeceğiz. Mahallede sokakta aynı yerdeyiz. Bu toplumun her kesimi birbirinden kız alp,
birbirine kız vermişler. Etle tırnak gibi ayrılmaz bütün olmuşlar. Bizlerin yanlış yapacağı her hareket,
gelecek nesillerimize zarar verecektir. Yunus Emre : “Gelin tanış olalım İşi kolay kılalım. Sevelim sevilelim. Dünya kimseye kalmaz “ demiş.
Bizlere de; barış, güven ve huzur içinde birlikte olmak yakışır.