Liyakatli, liyakatsiz eleştirileri;   kamuda, siyasette, sivil toplum örgütlerinde, yerel yönetimlerde sık sık kullanılmaya başladı.

Liyakat; bulunduğu göreve layık olmak, yetenekli ve yeterli olmak anlamlarını içerir. 

Bu nedenle de yetkili olanlar ve yönetenler,
toplumun daha iyi hizmet alabilmesi, barış ve adaletin sağlanması, refahın artması için konusunda uzman, iyi eğitim almış, adaletli ve etik ilkelerine uyumlu,
kısacası liyakatli olmalıdırlar.                               

Ama ne yazık ki;  Genel ve yerel idarelerde yapılan birçok atama ile ilgili, liyakatsizlik serzeniş ve eleştirileri hat safhada.                                                                                                                                   

Yöneteceği kurum veya kuruluşla ilgili eğitimi ve uzmanlık alanı olmayan,  eğitimi olsa bile pratikte o işlerde hiç çalışmamış olduğu halde,

 İşin uzmanlarının amiri olarak atananların örnekleri her alan ve sektörde görülmektedir.                                                                                                         

Özellikle; seçimler sonrası, seçilenlerce, sırf kendinden olmayanları değiştirmek için; kadrolara işin ehli olmayan ve uzmanı olmayanları atayarak, 

kurumların çalışma düzeni ve hizmetlerin sürekliği sekteye uğratılmaktadır.
                                                                                                                                                      
Barış, adalet ve güvenin tesisi, milletin huzur ve refahı için, LİYAKATLİ yöneticilere ihtiyaç var.                                                                                                                       

T.C Anayasasının 70’nci maddesinde; “hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez” denilmektedir.   

Anlaşılıyor ki; hizmete alınacak olan kişiler, görevin gerektirdiği niteliklere sahip ve liyakatli olmalıdır.                                                                                                                                                                                                                                    

Makamlar ve görevler; gerek atama,  gerekse seçimle gelinen millete hizmet için verilen emanet koltuklardır.  O koltuklar kimseye baki değildir.

Kimsenin keyfiyet, hırs ve isteklerini uygulama yeri de değildir.

Emanet makam ve koltuklarda liyakat, adalet,  barış ve etik ilkelerine uymaya özen göstermeyenler. 

Bugün o koltuklarda başkalarının hizmetlerini aksatanlar, haksızlık yapanlar, bir gün o makam ve koltuklardan gittiklerinde;                                                                                                               

Aynı makamdan hizmet almak için vatandaş olacaklarını unutmamalıdırlar.

Bugünün yetkilileri, makamları liyakatli yöneticiler  ve çalışanlara bıraksınlar ki;                                                                                                                                             

Yarın yeni nesiller;  gelişmiş bir ülkede, barış ortamında, huzur ve güven içinde yaşasınlar.