Yeşilçam, kısa sürede derinlemesine etkiye sahip olan, birçoğumuzu yürekten dağlayan, aile ve arkadaşlık kavramlarının hissiyatını en hassas noktalarıyla vurgulayan bir alan.
Ve her alanın ustası olduğu gibi bazı usta yönetmenlerimiz de var Yeşilçam'da. Metin Erksan ve Lütfi Akad, bu konuda birinciliği götüren isimlerden. Bu yazımdaki paylaşımım ise, usta Lütfi Akad'ın kültleşmiş yapımı olan, başrolünde Hülya Koçyiğit'in yer aldığı "Gelin" filmi hakkında olacak. Bu film hem yönetmenin hem de başrolün jübilesidir aynı zamanda.
Ne kadar izlediğimiz 60-80 yılları arasında çekilen filmler bizim için cahilliği ve eski kafalılığı anlatsa da, gerçek şu ki, annelerimiz babalarımız o dönemlerde ergenliğini yaşamaya ve bir kişilik sahibi olmaya çalıştılar. Günümüz döneminde de birçok küresel problemle karşılaşıyoruz. Ancak cahillik, galip çıkılamayacak bir düşman herkes için.
"Gelin" filmi ise bizlere, o dönemin bilime ve birey olmaya bakışının vasatlığını, baba figürünün aile içerisinde bir diktatörlüğe sahip olmasını, bir annenin çaresiz yakarışlarını anlatan kısa ama çarpıcı bir yapım. Ne kadar serinin ilk filmi olsa da, Gelin'in final sahnesi beni mükemmel derecede doyurdu ve sektöre damgasını vurdu diyebilirim.
Yeşilçam, bir kaçış noktası ve kafa dağıtma mekanizması. Eski dönem filmlerini izledikçe her şeyin benimle ya da yaşamış olduğum dönemle alakası olmadığını anlayabiliyorum. Gelin, usta bir sinemacının kaleminden çıkan kült bir yapım. İzlemenizi şiddetle tavsiye ederim.