Çok zor zamanlardan geçiyoruz, aslında bunu hepiniz biliyorsunuz... Gerçeklerin hakikatin dillendirmesinin söylenmesinin zor olduğu zamanlar... Halkız ya milletiz ya ya da insan, ama inanın çoğumuzun söz hakkı yok eğer onlardan onları alkışlayanlardan değilseniz...
Bakın şu parti bu parti hatta şu kurum bu kurum da deniyorum... Yeni inşa edilen düzende ya onlardan olacaksın, ya susacaksın derin deri nefes bile almadan...
Mesela yoksullar zor durumda bile desen kızıyorlar sana... Ev kiralarını ödeyemeyen aileler var, evine ekmek götüremeyen babalar var dersen de kızıyorlar...
Kızan kızana, mesele kentin beyaz adamları servet sahipleri hatta cami imamları kızıyorlar böyle sözler söylenince... İmamlar neden kızıyorlar diye bir soru sormayın bana, ama biliyorum şahit oldum çokları gerçekten kızıyorlar...
Mesela kentin müftüsüyle konuşamazsınız bunları, rahatsız olurlar... Çünkü sistem öyle olmalarını istiyor onların...
Biliyor musunuz her alanda böyle bu işler... Mesela dini guruplar dini cemaatler tarikatlar bile, eleştiriye açık değiller, hazır değiller doğruyu duymaya...
Bakın burası doğru değil deme hakkınız onların içinde bile yok... Belki bundandır mesela bizim Süleymancı kardeşler hep aynı konuşmayı yaparlar nerede konuşurlarsa konuşsunlar...
Nerdeyse aynı gömlek aynı takke hepsinde, aynı renk elbise ve pantolon, her şeyi biliyorlar kendilerince... Bilmedikleri tek şey şiir, ve şairler...
Şiiri ve şairleri sevmeyen insanların hüküm sürdüğü bir zaman... Bakmayın Cumhurbaşkanımızın şiir seviyor gibi göründüğüne, ben şiir okuduğum için hapiste yattım deyip durduğuna...
Doğru sözlü şairleri oda sevmez diye biliyorum... Mesela İsmet Özeli sevdiğini sanmıyorum, çünkü İsmet Özel Faiz her türlü kötülüğe gebedir diyen kişidir...
Nemi demek istiyorum, her yerde insanı itaate ve köleliğe suskunluğa “onların diliyle dersek” şükre, bulduğuna razı olmaya, bulmadığında yarınları beklemeye razı insanlar istiyorlar, bütün kurumlar...
Bize de böyle çırpınıp durmak kalıyor, yapılan haksızlıklar karşısında, çırpındığımızı kimselerin duymayacağını bile bile...
Yapacak bir şey yok, buda bizim garipliğimiz, ya da kader...