Alnımı cama dayamış kıpırtısız dışarıyı seyrediyorum, hayal işte “ben böyle hayal ettim” Alanya Belediye Başkanı geçiyor sokaktan, yalnız, yani yanında kimseler yok, koruma yok gazeteciler yok, beyaz adamlar yok...
İlk defa kendime yakın buldum, ne iyi adammış da ben yanlış anlamışım dedim utandım “özür dilerim Başkan dedim” içimden, kendimden bile saklayarak özrümü...
Çünkü küçük büyük demeden herkese selam hayırlı işler der gibi gördüm yolda kendisini işler nasıl, bu gün sen nasılsın dediğini gördüm karşısına kim çıkmışsa...
Arkasından Kentin Kaymakamı; oda yalnız, oda herkese selam veriyor, herkese işler nasıl diye soruyor, hatta çok yaşlıların ellerini öpüyor bir derdin bir ihtiyacın var mı diye soruyor oda...
Allah’ım dedim Allah’ım sen beni afet, çünkü ben bu insanların hakkında hep menfi düşündüm, olumsuz düşündüm hatta zaman zaman kötü düşündüm, bu nasıl şehir yönetmek bu nasıl insanları sevmek dedim, demek ki bühtan etmişim...
Kimi zaman insanları ciddiye almadıklarını, yoksulları sevmediklerini yalnız beyaz adamlara varsıllara muhabbet beslediklerini sandım, beni afet Allah’ım!
Ve sonra...Sonra bir baktım ki, gördüklerim görmek istediklerim miş, gördüklerim rüya imiş, hayal kurmuşum kendi kendime...
Dedim ki, alıp başını gitsen de çok uzaklara…
Peşinden gelir içinin gölgesi…
Acıların peşinden gelir, seninle gelir umutsuzlukların kuşların yalnızlığı yoksulları acısı yine senin peşinden gelir...
Kendini dedim kendime/kendini bu kadar heder etme, bu kadar karanlık düşünme, bülbüllerden hisse kap kendi dağına çekil...
Olan olmuşsa bir kez, ne gelir ki elinden?
Sen kimsin/ne zaman anlayacaksın senin bir kıymetin olmadığını bu sistemde efendilerin yanında?
Şehirlerden, aynalardan kaçsan da…
Kaçamazsın kendinden.
Bazen bir şarkının bildik nağmesi…
Bazen bir kitapta çizilmiş satır. Silkeler de mahzenlerin tozunu…
Mazini hatırlatır, yalnızlığını yoksulluğunu hatırlatır, sen onlar ile yaşamayı sarmaş dolaş olmayı anlat kendine...
Hem bu dünya anlamsız diyorsun, hem özel anlamlar yüklemeye çalışarak kendini üzüyorsun... Sen ne zaman nerde gördün bir yetkilinin bir makam mevki sahibinin halkın içinde tek başına dolaştığını, onları selamladığını?
Sen neden bu kadar çok salaksın o’lum dedim kendime, sen neden hala Hazreti Ömer gibi davranmasını bekliyorsun insanlardan...
Ömer öldü, öldü hak hukuk adalet, sen bunu neden kabullenmiyorsun?
Bir öğretmen diyorum, bir öğretmen ağaçları kesmeyin kuşlara yem atın bari desin çocuklara...