Hep olmaz biliyorum, ama arada sırada ekmeğe dokun, bir yetimin saçlarını okşar gibi okşa, sonra yeşermiş ekinler ekin tarlaları gelsin aklına, köyün gelsin ve o tarlada anneni babanı düşün ekin yolarken...

Sonra ekmeğe dokunduğun için Allah’a şükür et, ekmek bulmayan bulmakta zorlanan insanlar evler babalar anneler gelsin aklına... İnsanlığı inşa etmek bu işlere dâhildir, daha nasıl diyeyim...

Arada sırada bir mezarlığa git ve seyret gör ölüler nasıl yan yana barış içinde yaşıyorlar ve bir daha düşün bir zamanlar onlarında hayalleri vardı, sevdikleri eşler kucakladıkları çocukları...

Güzel evleri olanlar, çok parası olanlar...

Ama şimdi orada yan yana barış içinde kavgasız yatıyorlar, keşke dünya da da, azıcık barış kardeşlik inşa edenler olsaydık deyip duruyorlar birbirlerine...

Arada sırada dağlara git,bir ağaçla  konuş,kuş sesi değsin kulağına...

Muradım kardeş, muradım kimsenin içini karartmak değil, vallahi ben suçsuzum, her zaman barışı kardeşliği hakça paylaşmayı savundum...

Hem neden öyle düşünüyorsun, görmüyor musun bütün kötülükler birlikte yaşadığın toplumun içinde, her gün ölüm kusan katiller sokaklarda...

Kadınlara ölüm kusanlar, çocuklara ölüm kusanlar kedilere köpeklere ölüm kusanlar ve insanlara...

Allah aşkına kimlerin kaç kişinin kaç siyasetçinin, kaç yöneticinin kaç imamın sesi çıkıyor bu işlere?

Günahlarını almayalım da “kaç öğretmen” bunlardan söz ediyor öğrencisine...

Kaç gazetecinin yazarın şairin gündeminde, söyler misin?

Evet arada bir ekmeğe dokun, arada bir de olsa yeşermiş buğday başaklarını düşün, onlara hayat veren tarlaları toprağı...

Acı ama gerçek...

Ülkemizi yönetenler şehirleri yönetenler sonra beyaz adamlar muta hitler, para her şey diyenler, serveti Tanrı yerine ikame edenler en çok en alçakça ihanet ettiler toprağa, ekine, ekin tarlalarına...

Toz duman altında kaldık, güzel yüzlü sokaklara hasret bıraktılar çocukları...

Kuşlar ölürse ölsün kediler, aç kalırsa kalsın dediler kediler köpekler yoksullar...

Varsın birileri söylemesin, biz söylemeye devam edelim, sonunda ülkede yaşayan insanların çokları yoksullukla açlıkla baş başa bırakıldı, birileri Karun gibi yaşarken...

Karanlık bir sistem, karanlık görgüsüz acımasız bir düzen...

Ve şimdi...

Dikiş tutmaz yaraları olan insanların yanında olmak bize farz kılınan...