Başkalarının acını hissetmek insan olmanın bir parçasıdır... En azından böyle olması gerektiğine inanıyorum kendim... Çünkü insan dünyaya başkalarına yardım etmek elinden tutmak ve kutsal metinlerde dendiği gibi paylaşmak için gönderilmiştir...
Biliyorum çoklarına göre saçma sapan yazılar yazdıklarım, saçma sapan sözler söylediklerim... Bu zamanda adam nelerden söz ediyor, diyenleriniz var belki de... Belki de ben böyle hayallere kapılıyorum, yazdıklarımın okunuyor sanarak...
Doğrusu biliyorum yazdıklarımın okunmadığını, aslında kimselerin yazdığı okunmuyor aslında...
Kitap okumayan şiir okumayan, sevdadan aşktan söz etmeyen insanlar olduk, hatta kitabı şiiri küçümseyen...
Bel ki yazanlarda “Bak ben yazıyorum, şu gazetede yazarım demek için yazıyorlar” belki de... Hani hava atmak denir ya, hava atmak ben bir yazarım demek için yazıyorlar ve yazdıklarının bir yerlere ulaşıp ulaşmamasını dert etmeden...
Yazanlar siyasetçilere benzedi gibi veya cami imamlarına... Konuşmakla siyasetçi olunacağını, hutbe okumakla imam olacağını sananlar olduğu gibi, yazınca yazar olunacağını sananlar var...
Çoğunun rengi ne demeye çalıştığı belli değil... Kimi genç varsıl kişilerini güzel modaya uygun giyinmeyi siyasetçi olunur sandıkları gibi, bir köşe tutunca yazar olunacağını sanıyorlar ve gerçekten üzülüyor insan bunları görünce...
Akşamları televizyonlarda açık oturumlarda arzı endam eden kimi yazarları, gazetecileri görünce konuşmalarını dinleyince insanın “Allah’ım bu ülkeyi bunların şerrinden kurtar!” diye duaya durası geliyor...
Sahi ne diyorsunuz, çok fazla saçmalıyorsunuz diyen var mı? Yoksa dediğim gibi hiç mi okumuyorsunuz, hiç mi ciddiye almıyorsunuz yazılanları?
Aklınızda olsun bunları yazmaya bu sözleri devam edeceğim, eğer bir gün gazetem “tamam bu sözlerin zamanı bu düşünceler günümüze uygun değil” diyeceği güne kadar... İnsan inandığı gerçek bildiği şeyleri yazmayacaksa, neden yazsın ki?
Eğer kentin efendilerinin yanlışlarını söylemeyecek görmezden gelecekse, neden sözü kalemi incitsin ki?
Haksızlığın karşısında susmak, yanlışları görmezden gelmek bütün kutsal metinlerin ayıp saydığı şeyler...
Yola düşen bir taşı kenara koymanın sevap olduğunu söyleyen bizim dinimiz... Artık her yerde her kurumda ve daha başka yerlerde insanımızın önüne konan engeller çoğumuz tarafından biliniyor...
Bu taşları buradan kaldırın demeyi sünnet olarak biliyoruz... Sünnet biliyoruz insanın yanında olmayı, acısına ortak yarasına mehlem olmayı...
Hoşça kalın...