Evet, kırk gün kırk gece bağırmak çığlık atmak “ey efendiler ey yöneticiler ey imamlar ey gazeteciler” yalan söylemekten vazgeçin, vazgeçin insanları kandırmaktan yalan söylemekten vazgeçin...

İnsanlar çok yoruldu kadınlar kızlar çok yoruldu babalar çok yoruldu yaşama gücü kalmadı yaşlı insanların demek ve sonra deniz kıyısına gidip uykuya dalmak uykuda ölmek istiyorum desem...

Birileri çıkar der mi?

Arkadaş “bunca derdin ne diye” mesela kentin Belediye Başkanı kentin Kaymakamı ve daha başka güç sahipleri sorarlar mı senin bunca kahrın neden neden bunca çığlığın ne diye?

Gelip der mi kentin müftüsü, nedir senin derdin, neden bu kadar çığlık atıyorsun?

Mesela şu çokbilmiş kendilerini Tanrının yerine koyan, ben bunca yıldır yazarım buca yıllık gazeteciyim diyen efendilerden biri çıkar “arkadaş anlat bakayım” senin kahrın öfken kime diye sorar mı?

Derdimiz ve ekmek ne su...

Ne kavga etmek gibi bir niyetimiz var...

Derdimiz efendiler derdimiz, insan insanlık sonra dağlar ağaçlar dereler tükeniyor, tükeniyor canlıların yaşam alanları kuşların konacağı dalar kedilerin saklanacağı yerler de...

Sen diyoruz efendiler, sen ne çok menfaatçi ne çok çıkarcı yalancı riyakâr oldun diye soruyoruz, cevabı olana...

Neden her şey senin olsun istiyorsun, neden her şey senin çocuklarının olsun da, neden aç kalsın açıkta kalsın başka kimi çocuklar?

Bu insanlığın merhametin haram duygusunun helal anlayışının tükendiğinin delili değil mi?

Ve siz Sayın Başkan siz (Belediye Başkanı) siz gerçekten adil misin şehir ahalisinin her birine ve aynı değer de mi, bir zenginle bir yoksul bir emekçi bir çalışan yanınızda?

Ölüm aklınıza düştüğü zamanlar oluyor mu ve öteki dünyada bir bir hesabının olacağını yaptıklarınızın...

Hakir gördüklerinizin, görmezden geldiklerinizin üzdüklerinizin bir hesabı olduğunu biliyor musunuz?

Ve siz ey Kaymakamım siz/sahi gerçekten sorumluluk alanında olan insanların kaçının derdine derman acısına ortak oluyorsunuz, kimseler duymadan gazeteler haber yapmadan?

Kimseler görmeden kaç yoksulun evine gittiniz kapısını çaldınız, tenceresinin kaynayıp kaynamadığını görmeye bilmeye çalıştınız?

Ve sen ey imam arkadaş sen/sahi bilgi sahibimisin caminin çevresinde kaç yoksul, kaç yetim kaç yaşlı kaç ihtiyaç sahibi olduğundan?

İşte bundandır feryadım...