Vücudumuz her zaman büyük kütleyle devam etmek ister. Aslında Kilo verme döneminde en büyük rakibimiz kendi bedenimiz. Bu güçlü rakibi alt etmek için doğru taktiklerle ilerlemek en doğrusu. Gelin bugün bu taktiklere göz atalım.
Kilo vermemiz için önce bedenimizi iyi tanımalı, nasıl çalıştığını çok iyi bilmeli ve bu dahi makinenin mantığını öğrenmeliyiz. Tarihi açıdan bakarsak, vücudumuzun sistemleri kendini koruyabilmek için kilo almaya yönelik çalışır, kilo vermeye yönelik değil. Eski çağlarda insanların beslenme düzeni otlar, yabani hayvan etleri (bunların çoğu yağsız etlerdir), kök bitkileri, sebzeler, kuru baklagiller, tam buğday gibi tamamı doğal, işlem görmemiş, büyük ölçüde kalorisi düşük besinlerdi. Günümüzde ise kilo vermemizi sağlayan sistemleri bozmuş, kilo almamızı sağlayan sistemleri güçlendirmiş durumdayız. Böylece anatomimizin dengesini bozduğumuzu ve vücutlarımızı bir yağ depolama makinelerine çevirdiğimizi söyleyebiliriz. Puding gibi, hatta jöle gibi bir yağ dokusu yerine, çok sert bir vücuda, kaslara ve aynı zamanda sert yağ organlarına sahip olmalıyız. Peki bunun için ne yapmalıyız? Öncelikle vücudumuzun yağ yakma kapasitesini artırmalıyız. Yağ dokusu, vücudun aldığı fazla enerjiyi depoladığı bir doku formudur. Depodaki yağı işler hale döndürebilmek için vücuda alınan enerjinin azaltılması gerekir. Enerjinin azaltılması, vücudun yağ yakması için tek başına yeterli bir hamle değildir. Vücut ya yağ yakacak ya da kas dokularını parçalayacaktır. Vücuda yağ dokularını işaret ederek 'yağ yak' emrinin verilmesi gerekir. Bu emir kişinin aldığı öğün ve içeriği ile ilgilidir ve kişiden kişiye parmak izi gibi farklılık gösterir. Bu yüzdendir ki, çoğu kişi çok düşük kalorili beslenmesine rağmen kilo veremez.
KASLAR KALORİ YAKAR
Vücudumuzun kas kütlesini artırmalıyız. Kaslarınızın gelişmesi ve onarımı için yağsız, yüksek kaliteli, size uygun miktarda protein ile beslenmelisiniz, aynı zamanda sağlık durumunuz ve yaşınıza uygun egzersiz çalışmalısınız. Tabii tüm öğünlerinizin ayrıntıları büyük önem taşıyor. Kasların asıl avantajı kaloriyle beslenmeleridir. Yani kaslar her hareket ettiğinde metabolizmaya kalori yakma yeteneği verir. Her yarım kilo kas sadece varlığını sürdürebilmek için bile 40 ila 120 kalori yakar, oysa yağ bunun için sadece 1 ila 3 kaloriye ihtiyaç duyar. Zaman ilerledikçe, bu durum metabolizma hızında ve kalori yakma oranınında çok büyük bir fark yaratır. Demek ki öncelikli olarak kas kütlemizin artması için beslenmemizde düşük kalorili, az yağlı protein yer almalı ve aynı zamanda protein miktarı kişinin boyu, kilosu ve sağlık durumuna uygun miktarlarda olmalı. Protein kaynağı ne kadar yağsız olursa o kadar iyidir. Proteinleri de abartmadan doğru miktarda tüketmeliyiz ve doğru protein kaynakları konusunda bilgi sahibi olmalıyız.
'TAM' PROTEİNLERDEN ALIN
Kaslar, organlar, deri, saç ve enzimler de dahil olmak üzere, vücudumuzun büyük bir kısmı temelde proteinden oluşur. Protein her hücrede vardır ve yaşam için elzemdir. Amino asitlerden oluşan proteinin bir kısmı vücutta üretilir. Elzem amino asit olarak bilinen diğer dokuzunun besinlerle alınması gerekir. Yumurta, et ve balık gibi hayvansal kaynaklı besinler, elzem amino asitlerin hepsini içerir ve 'tam' protein olarak kabul edilirler. Bitkisel kaynaklı besinler eksik proteinlerdir; yapılarında bulunmayan amino asitlerin başka kaynaklarla tamamlanması gerekir. Bu nedenle vejetaryenler tam protein almak için belli kombinasyonlarla beslenmek zorundadırlar; örneğin kepekli pirinç ve fasulye, fındık ezmesi ve tam tahıl ekmeği, tam tahıl makarnası ve peynir ile... İstisna olarak bilinen tek bitkisel kaynak; soya fasulyesi ve tofu gibi soya ürünleridir. Onlar tam proteindir.
KİLOLAR GERİ GELİR
Unutmayın; soya ürünleri, kabuklu yemiş ve tahıl gibi bitkisel kaynaklı besinler; somon, istiridye, tarak ve sardalye gibi deniz ürünleri ve yağsız ya da az yağlı süt ürünleri kadar iyi bir seçimdir. Bir kadın günlük protein gereksinimini çoğu besinden karşılayabilir. Örneğin; 90 gr. ton balığı ya da 90 gr. hindi göğsü tüketerek ve aynı zamanda gün içerisinde içindeki protein miktarı 7.8 gr. olan bir kase mercimek çorbası ve 6 gr. olan yumurta gibi besinleri tüketerek günlük protein ihtiyacını karşılayabilir. Yüksek proteinli diyetle beslenen biri, daha çok düşük kalorili yiyecekleri seçtiği için kilo verir. Diyetinizdeki toplam kalorinin yarısının kaynağı olan bir grup karbonhidratları hiç almaz ya da alımını ciddi bir şekilde kısıtlarsanız ister istemez kilo verirsiniz. Fakat diyeti bıraktıktan sonra verdiğiniz kiloların büyük bir kısmını geri alırsınız.
HERKESİN DİYETİ KENDİNE ÖZEL OLMALI
Protein diyetinin ve sonrasında korumaya geçişinin çok dikkatli uygulanması gerekmektedir. Aksi halde verilen kiloların geri alınması kaçınılmaz olur. Herkesin makinesinin farklı çalıştığını ve günlük alması gereken proteinin kişiden kişiye farklılaştığını unutmayın. Kontrolsüz yüksek proteinle beslenmeniz durumunda sağlığınızı tehlikeye attığınız, kanıtlanan bir gerçektir. Kişi ne kadar çok protein alırsa, o kadar çok kalsiyum atar ve osteoporoz (kemik erimesi) riskini artırır. Hassas bünyelerde böbreklere hasar vererek böbrek yetmezliği riskini doğurur. Bu sebeple bilinçli bir şekilde beslenme düzeninin ayarlanması büyük önem taşımaktadır.