Uzun uzun sözler etmekten uzun uzun yazmaktan yorulmadım da, gerek yok bazı şeyleri anlatmak için uzun uzun yazmaya anlatmaya çalışmaya...
Her gün daha çok kirlenen bir dünya, her gün daha çok kirlenen talan edilen yok edilmeye çalışılan şehirler, bazılarının memnun olduğu...
Daha karanlık yoksullar için daha çekilmez, dayanılmaz daha zalim daha adaletsiz...
Kuşların kanadının kırıldığı, bazı çocukların ölüme sürüldüğü, başka bazı çocukların aç sabahladığı, ama kimselerin umurunda olmadığı...
Kadınlarımızın çoğunun çok incindiği, sırtından vurulduğu sözde en sevdikleri tarafından...
Kızmasın kimse ekmek girmeyen evlerin çoğaldığı vakitler sözde Müslüman bir iktidar var olduğunu söylerlerin çok olduğu bir zamanda...
Çok yalan söyleyen siyasilerin itibar gördüğü bir zaman ve dini kendi çıkarlı için uyduranların...
İnsanlar için yaptık sandıkları şeyleri söyleye söyleye bıkmıyorlar...
Kısacası her yerde var olan utanmazlık siyaset alanında, din alanında daha çok...
Bizimkilerin onlardan kalır tarafı yok... Bizimkiler derken gazetecileri, yazarları kast ediyorum, onlar da aynı... Kendi çıkarları menfaatleri için yazıp çizen kişiler çokları... Güç makam servet sahiplerinin peşinden ayrılmayan onlar ile birlikte olmayı marifet sayan, yalanlarını bilgi diye halka kakalayan...
Ülkenin neden bu hale geldiği şehirlerin neden talan edildiği ecdat yadigârı toprakların neden hoyratça satıldığı kâfirlere peşkeş çekildiği konusunda en küçük fikirleri sözleri olmayan...
Ama çoğunda bir hava bir hava, küçük dağları ben yarattım, büyükler babamdan kaldı der gibi çoklarının hali...
Sahi sizin aklınıza takılmıyor mu böyle sorular? Ansızın nasıl bu kadar çok çoğaldı bunca kötülük... İnsan neden bozuldu bu kadar, neden hepimiz yalan söyler hale geldik gibi...
Evlerin çoğu baykuş yuvası gibi, ne ruh var ne estetik... Faizciler cami yaptırınca cenneti garantiledik falan sanıyorlar onlara bu aklı kim
veriyorsa...
Neyse bugün bu kadarlık olsun... Yeterince kapıdan kovulduk bu doğruları böyle dillendirdiğimiz için... Yaşlandım daha gücüm yok başka kapılara gidip ben geldim demeye...
Hoş çakalın...
Sende hoşça kal Bahar yüzlüm!
Başkaca söyleyemeyince senin üstünden söylemeye çalıştım insanlara sözlerimi...