Deyin ki göçmenlerin bir marşı ya da onların bizim gözlerimize baka baka söyledikleri bir marş ya da bir ağıt... Belki daha önce böyle bir marş, böyle bir ağıt dinlememiş olabilirsiniz... Hepimiz bu marşa muhatabız, en azından kalbi olanlar... Bana göre güzel bir marş. Hem kardeşliği hatırlatan hem acılarını göçmenlerin. Yani kardeşlerimizin, yani Suriyeli çocukların, kadınların... Mavi gözlü kızların çaresizlikleri... Ve dünyanın zalim halleri dile getirilen... Deniyor ki marşta... Eğer sizin meydanlarınızda, caddelerinizde, sokaklarınızda dilenciler olduysak, kırmızı ışıklarda durup bir ekmek parası istediysek özür dileriz... Eğer sizin iş yerlerinizde, atölyelerinizde, tarlalarınızda kaçak işçi olduysak, açlıktan arada sırada bir şeyinizden alıp yediysek, özür dileriz... İnanın çaresiz kalmasaydık yapmazdık... Eğer sizin kıyılarınıza, kumsallarınıza, plajlarınıza cesetlerimiz vurduysa gerçekten özür dileriz... Kimi kendini bilmez gençlerimiz orada burada, parklarda edepsiz haller sergilediyse, cidden özür dileriz... Yine kimi gençlerimiz ufak tefek yaramazlık yaptıysa özür dileriz...  Kimimiz geceleri kâğıt toplarken veya akşamları, gözünüze hoş görünmeyen manzaralar sergilediysek, özür dileriz... Başka çaremiz yoktu... Biliyoruz bazı kadınlarımız, kızlarımız çocuklarımız namaz çıkışlarında cami önlerinde önünüzü kesti bir ekmek parası dedi. Bir tüp parası diyenler oldu, onlar için özür dileriz... Hiçbirinizden şikâyetçi değiliz. Bizden şikâyetçi olanlardan bir daha özür dileriz... Unutmayın biz bir mülteciyiz... Mültecilerin böyle eksik davranışları olabilir, özür dileriz... Biz de buralara yollarda öle öle, azala azla geldik... Yine de özür dileriz...